Mektûbât-ı Ma'sûmiyye 114. Mektûb etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mektûbât-ı Ma'sûmiyye 114. Mektûb etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mektûbât-ı Ma'sûmiyye 114. Mektûb

 Mevlânâ Muhammed Sıddîk Peşâverî'ye. Ulvî himmet, muhabbet ve hüzünden bahseder:

Bismillâhirrahmânirrahîm. Azîz kardeşim Mevlânâ Muhammed Sıddîk'ın kıymetli mektûbu geldi. Bizi sevindirdi. Size olan inâyetler, gelen bereketler, yüksek himmetler ve tatlı çılgınlıklardan yazdıklarınız kalbimize lezzet ve kuvvet verdi. İnsanlık cevherinin kıymeti, himmeti mesabesindedir. Cevher ne kadar kıymetli ise, o kadar sevgili ve değerlidir.

Bunun için hadîs-i şerîfte:

"Allah himmeti yüksek olanları sever ve düşük himmetlileri sevmez" buyuruldu. Yüksek himmet, hub ve cünün özü ile birleşirse, hüzün ve aşk ile bir araya gelirse, nûr üstüne nûr, değer üstüne değer olur ve terakkî yolu tamamen açılmış olur.

"Allahu teâlâ bir kuluna iyilik dilerse, kalbine hüzün verir" ve yine "Allah her üzüntülü kalbi sever" ve yine " Ümmet içinde bir üzüntülü kimse ağlasa, Allahu teâlâ o millete onun ağlamasıyla merhamet eder" buyuruldu. Mısra':

İçinde senin gamın olan kalbe ne mutlu!

Aşk ve üzüntüdür insanı sâir mahlûklardan üstün kılan ve kurb ve ma'rifetle süsleyen. Kalbinde muhabbet, cünün ve üzüntü olmayan, hayvanlara dahildir. Eğer insanın fazîlet ve meziyetini aşk ve muhabbete bağlasalar, ne iyi ve ne güzel iş yapmış olurlardı.

Uzağı göremeyen, eksik ve kısa akla bel bağlamamalı, bu bağdan mümkün mertebe kurtulmağa çalışmalıdır. Bu bağlarla bir yere varmak zordur.

Leylâ'nın zülfüyle gönlünü bağla,

Sen de aklı bırak, Mecnun ol biraz,

Âşıkların işi başkadır dostum,

Akıllı sözlerden onlar tad almaz.

Kardeşim Molla Muhammed Şerîf Kâbilî'ye deyiniz ki, bu günlerde epeyi ıslah oldu, hâlini düzeltti, eski beğenilmeyen halleri değişti. Bunun için hatasını afv edebilirsiniz. Sohbeti rüşde sebep olur ve nefesinde te'sîr bulursanız, işinin başına geçirebilirsiniz.

Hâline bu fakîrden daha ziyâde vâkıf olmak isterseniz, yeteri kadar düşünüp ve istihâre edip, kalb yolu verdikten sonra onu halkanın başına geçirir ve telkîn için icâzet verirsiniz. İhlâstan sâhib olduğu her derece ve vâridât büyük ni'mettir. Olur da, ondan kendisinden daha iyileri yetişir. Siz câiz gördükten sonra, fakîrin de o işe uygun gördüğünü ona yazarsınız. Vesselâmü aleyküm.