Abdullah bin Mübarek Mekke’de hac vazifesini yaptıktan sonra, Harem’de uyuyakalır. Rüyasında semadan iki melek iner. Aralarında şöyle bir konuşma geçer:
“Bu sene 600 bin kişi hac etti. Fakat hiçbirinin haccı kabul edilmedi. Ancak Şam’da Ali bin Muvaffak ismindeki bir ayakkabı tamircisinin yaptığı amelin hürmetine, Allah-ü Teâlâ hepsinin haccını kabul eyledi.”
Abdullah bin Mübarek uyanınca, merak ve hayret içinde kalır. Ali bin Muvaffak’ı yakından tanımak için Şam’a gider ve onu bulup der ki:
“Sen nasıl bir hac yaptın ki senin hürmetine Allah-ü Teâlâ hepsinin haccını kabul etti?”
“Bir yanlışlık var. Hacca niyetlendim fakat gidemedim.”
“Nasıl olur, bu durumu bize anlatır mısınız!”
“Otuz senedir hacca gitmeyi arzu ediyordum. Bu zaman içinde ayakkabıcılıktan 300 dirhem para biriktirdim. Hac yolculuğuna niyet ettim. Yola çıkacağım güne yakın bir zamandı. Evimizi et kokusu sardı. O sıralar hamile olan eşim bana:”
“Komşudan et kokusu geliyor; canım çekti bana bir parça et ister misin?” Dedi.
Komşuma gittim. Durumu anlatınca komşum ağlamaya başladı:
“Bu pişen et, yolda ölü olarak bulduğum bir hayvana aittir. Bu etten kaç gündür aç olan çocuklarımın ölmeyecek kadar yemeleri helaldir, size ise haramdır. Helal bir gıda bulamadığım için, mecburen bunu yedireceğim.” Dedi.
Ali bin Muvaffak der ki:
“Komşumun anlattıkları, içimden bir parça kopardı. Bin bir zorlukla biriktirdiğim 300 dirhemi ağlayarak ona verdim.”
Kendi kendime:
“Yazıklar olsun bana ki, sen aç iken halinden haberdar değilim.”
Komşuma da:
“ Hakkını bana helal et dedim.”
Bunun üzerine Abdullah bin Mübarek:
“Rabbim bana rüyada işte bu hakikati gösterdi.” Dedi.