Kızmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kızmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kızma!

 Bu Hadîs-i Şerîf'in ravîsi, Ebû Hüreyre "radıyallahü anh" hazretleridir. 

Sahabe-i kirâmdan birisi, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'a arz etmiş: "Yâ Rasûlallah! Bana bir nasihat et!" Allahü Teâlâ'nın Rasûlü "sallallahü aleyhi ve sellem" hazretleri de [Kızma!] buyurmuşlar. Bir daha arz edince, yine [Kızma!] buyurmuşlar. Bir daha arz edince, yine [Kızma!] diye emr etmişler. 

Gadablanmak, ya'nî kızmak, bir ateştir. Kalb, donmuş kandan ibaretdir. Suyun altındaki ateşin şiddetlenmesiyle, üstünde kaynayan suyun galeyâna gelip taşması gibi, kalb de kızınca, taşar. Bütün vücûddaki damarlar, kalbe bağlıdır ve kalbdedir. Kalbdeki ateş, vücûdun bütün uzvlarına, sinirlerine, damarlarına yayılır. Kalb temâmen boş olursa, derhal ölür. Kalbin sektesi, budur. Kalbin hayatı, kan iledir. Kalb kızdığında, kalbden gönderilen kan, gözün içindeki damarlara kadar te'sîr eder ve göz kızarır. Ellerin hareketleri gayr-i ihtiyârî darbelenir ve bu darbelerde şiddetli olur. Dil, gayr-i ihtiyârî söyler. Ayakların kuvveti artar; uçar gibi yürür. Ba'zan olur ki, utanır veya korkar. Etrafındaki kanlar, içeriye gider. Kalbden taşınca da, ölüm vâkı' olur. Her çeşit günâh, kalbin kızmasındandır. Hadîs-i Şerîf'de üç def'a tekrar buyurulmasının sebebi, budur. Dinde, bu lâzımdır. Her fesâd şey'in, her şerrin menşe'i, gadabdır, kibrdir, haseddir ve ucbdur.

[Seyyîd Abdülhakîm Arvâsî "kuddise sirruh"] 

Kaynak: [Silsile-i Aliyye"nin son Altun halkası Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî "kuddise sirruh" hazretleri]

Müellifler: Fuâd Âsım Arvâs, Şaban Er