Kıskançlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kıskançlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

HASED (Kıskançlık)

 — HASED (Kıskançlık): Başkasının, kendinden üstün olan herşeyini kıskanan, ya’nî ondaki üstünlüğün, yalnız kendinde olmasını isteyen insana, kıskanc denir. Bu hâl, insanlığın en kötü huylarından biridir. Kıskanç insan, ömrü boyunca râhatsız insandır. Böyle insanlar, kendinden aşağı olan insanı görmez de, kendinden yüksek ve varlıklı insanın her şeyini görür ve onu kıskanır. Kıskanç insan, Allahü teâlânın kendisine verdiği şeylere râzı olmayan insan demekdir. Allahü teâlânın verdiğine râzı olmayan insandan Allahü teâlâ da râzı olmaz. Allahü teâlânın bir insandan râzı olmaması ise, felâketlerin en büyüğüdür. Artık o insan, dünyâda da, âhıretde de hüsran içindedir. (Ya’nî zarardadır). Bunun için, kendisinde kıskançlık ve hased duygusu olduğunu görenler yavaş yavaş bu huylarından sıyrılmalıdır.

Bu pek mümkindir. İnsanlar, kendilerini istedikleri kadar islâh edebilir. Kıskançlıkdan kurtulanlar râhat ve huzûra kavuşur. Bu iş, zenginlik ve fakîrlik işi değildir. Bu iş, kalbin zenginliği ve fakîrliği işidir. Nice fakîrler vardır ki, bir lokma ekmeği kazandığı zemân, Allahü teâlâya şükr eder ve zenginlerin hâlini düşünmez bile. 

Nice zenginler de vardır ki, milyonlarına dahâ birkaç milyon ekliyemediği için üzüntü içindedir. Kıskanç insan, başka bir insanın kendinden iyi giyinmesini, iyi yaşamasını hazm edemez. Ya’nî onun boyunu, posunu, güzelliğini, çalışkanlığını, başarısını kıskanır. Dahâ kötüsü, onun başına gelen fenâlıklara sevinir. İşte bu hâl,kıskançlığın en kötü derecesidir. Böyle insandan Allahü teâlânın yardımı kesilebilir. Dahâ da mahrûm olurlar. İyi kalbli ve herkesin iyiliğini isteyen insan, Allahü teâlânın himâyesinde demekdir. 

Büyük Peygamberimizin “sallallahü aleyhi vesellem” çok güzel bir hadîs-i şerîfi var: (Bir müslimân, kendisine istediği bir iyiliği, başka bir müslimân için istemezse ve bir müslimân, kendisine gelecek bir kötülüğü, istemediği hâlde, o kötülüğü başka bir müslimân için isterse, onun îmânı tam değildir) buyurmuşdur. Ya’nî, Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” yalnız kendisini düşünenleri beğenmiyor. Başka müslimânları düşünenleri beğeniyor ve öyle yapmalarını istiyor. Düşünün bir kerre; bütün dünyâ, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” bu emrlerini yapmış olsa, dünyâda kavga, gürültü kalır mı?


Emekli tümgeneral

Hayri Aytepe

(Tam İlmihâl Se`âdet-i Ebediyye,sf: 709-710)