***(İbni Âbidîn)de, imâmın, yüksek sesle okuması vâcib olan yerde, başkalarını râhatsız edecek kadar bağırması günâh olduğu yazılıdır. Ho-parlörle okuyanlar, bu bakımdan da günâha giriyorlar.Ezânın, insan sesinden fazla sesle okunması lâzım olsaydı, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, bunun çâresini emr ederdi. Çünki, dinde lâzım olan herşeyi bildirmesi, yapdırması vazîfesi idi. Nemâz vaktlerinin geldiğini, hıristiyanlar gibi çan çalarak veyâ yehûdîler gibi boru ötdürerek uzaklara duyuralım diyenler oldu. Kabûl etmedi. (Biz böyle yapmayız. Yüksek yere çıkıp ezân okuyunuz!) buyurdu.Böylece,insan sesinin varamıyacağı yerlere tek bir ezân sesinin ulaşdırılmasına lüzûm olmadığı anlaşıldı. Ho-parlörle uzaklara duyurmağa lüzûm yokdur. Şimdi, ezânı ho-parlör ile okuyorlar. Ho-parlör sesleri birbirine karışarak, ezân oyuncak hâlini alır. Görülüyor ki, ho-parlörle okumak, lüzûmsuz ve zararlı olmakdadır. İslâmiyyetin emrine uyarak her müezzin minâreye çıkıp, sünnete uygun ezân okuyunca, herkes kendine yakın ezânı çok iyi işitir. Uzaklardan ho-parlör sesini duymağa lüzûm olmaz. Ezânı ho-parlörle okuyarak, sesin uzaklardan işitilmesini istemek,ezânın bir yerde okunmasını,her câmi’de okunmamasını istemek demekdir. Zemânımızda,minâresine çıkılıp sünnete uygun ezân okunan bir câmi’ görünmez oldu. Minârede okumamak şehrlere de, köylere de yayıldı.teypden ve radyodan okunan ezân sahîh olmaz. Minâreye çıkıp ho-parlörle okumak da, sünnete uygun değildir.Kur’ân-ı kerîm okumak sünnetdir. Harâma, hattâ mekrûha sebeb olan sünneti terk etmek lâzım olduğu, fıkhda, temel bilgilerden biridir.Kur’ân-ı kerîmi, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” ve Eshâb-ı kirâmın okudukları gibi okumak ve dinlemek ibâdet olur. Başka dürlü okumak ve bunu dinlemek, ibâdeti değişdirmek olur, bid’at olur. Bid’at ise, günâhların en büyüğüdür.......
(Se’âdet-i Ebediyye)