Hacı Bayram-ı Velî hazretleri Edirne'den ayrılırken kendisinden nasihat isteyen Sultan Murâd Hana şöyle dedi:"Tebean içinde herkesin yerini tanı, ileri gelenlere ikrâmda bulun. İlim sâhiplerine hürmet et. Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster. Halka yaklaş fâsıklardan uzaklaş, iyilerle düşüp kalk. Hiç kimseyi küçümseme ve hafife alma. İnsanlığında kusûr etme, sırrını hiç kimseye açma, iyice yakınlık peydâ etmedikçe, kimsenin arkadaşlığına güvenme. Cimri ve alçak insanlarla ahbablık kurma. Kötü olduğunu bildiğin hiçbir şeye ülfet etme. Seninle başkaları arasında bir toplantı akdedilir veya insanlarla aranızda bâzı beseleler görüşülürse, yâhut onlar bu meselelerde senin bildiğin hilafını iddiâ ederlerse, onlara hemen muhâlefet etme. Sana bir şey sorulursa, ona herkesin bildiği şekilde cevap ver. Sonra bu meselede şu veya bu şekilde görüş ve delillerin de bulunduğunu söyle. Senin bu türlü açıklamalarını dinleyen halk, hem senin değerini, hem de başka türlü düşünenlerin değerini tanımış olur. Sana bu görüş kimindir? diye sorarlarsa, fakîhlerin bir kısmınındır, de. Onlar, verdiği cevâbı benimserler ve onu sürekli olarak yaparlarsa, senin kadrini daha iyi bilir ve mevkiine daha çok hürmet ederler."Seni ziyârete gelenlere ilimden bir şey öğret, böylece faydalansınlar. Herkes, öğrettiğin şeyi belleyip tatbik etsin. Onlara umûmî şeyleri öğret, ince meseleleri açma. Onlara güven ver, ahbablık kur. Zîrâ dostluk, ilme devâmı sağlar. Bâzan da onlara yemek ikrâm et. İhtiyaçlarını temin et. Onların değer ve îtibârlarını iyi tanı ve kusurlarını görme. Halka yumuşak muâmele et, müsâmaha göster. Hiçbir kimseye karşı bıkkınlık gösterme, onlardan biri imişsin gibi davran."
BU DERGÂHTA DÜNYÂ İLE MEŞGUL OLANIN İŞİ YOK!
Akbıyık Sultan, İkinci Murâd Han ve Fâtih Sultan Mehmed devrinde yaşayan büyük velîlerdendir. Asıl adı Ahmed Şemseddîn'dir. Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin sohbetinde yetişti.
Bir taraftan hocasının sohbeti ile bereketlenirken diğer taraftan İkinci Murâd Han'ın seferlerine katıldı.
Bu gazâlarda gösterdiği başarılardan birinin sonunda İkinci Murâd Han tarafından Yenişehir köylerinden bir tanesi kendisine temlik edildi. Bu parayı ticarette kullanan Akbıyık Sultan kısa zamanda malının hesâbını yapamayacak kadar zenginleşti.
Bu sebeple bir gün hocası Hacı Bayram-ı Velî hazretleri, dünyâya ve onun geçici lezzetlerine bağlanmanın mahzurlarından bahsederek Akbıyık Sultan'a; "Evlâdım bu dünyâ fânidir. Malı mülkü elde kalmaz. Ne kadar malın olsa murâd alamazsın.
Âhiretten gâfil olma. Zîrâ gidişin dönüşü yoktur. Allahü teâlâdan gayri işlere tutulmaktan kurtul. Devamlı bâki kalan işlerle meşgul ol" buyurdu.
Hocasının bu sözleri üzerine Akbıyık Sultan; "Hocam! Peygamber efendimiz; (Dünyâ, âhiretin tarlasıdır) buyuruyor. Bu sebeple dünyâ malı ile de meşgul olmak gerekmez mi?" der.
Hacı Bayram-ı Velî hazretleri uzun bir sükûttan sonra; "Evlâdım! Mâdemki dünyâyı terk edemiyorsun, öyle ise bizi terk et. Bu dergâhta dünyâ ile meşgul olanların işi yoktur" buyurdu.
Akbıyık Sultan bu sözler üzerine kapıdan dışarı çıkarken tam eşik üzerinde başından sarığını düşürdü. Bunu hocasının bir kerâmeti bilip günü gelince sebebi meydana çıkar, düşüncesiyle alıp başına giymedi...
Akbıyık Sultan'ın bundan sonra topladığı altın ve gümüş para sayılamayacak ölçüde arttı. Ancak gönlünü hiçbir zaman para ve pula kaptırmadı. Eline geçen para da hiçbir zaman kendisinde kalmadı. Fakir, fukarâ, kimsesiz, öksüz, yetim, dul, borçlu ve gariplerin sığınağı oldu.
Bursa'da büyük bir imâret yaptırarak gelen geçen yoksullara ikramlarda bulundu. Misâfirleri ağırladı. O dağıttıkça parası artıyor, parası arttıkça o da dağıtmaya devâm ediyordu... Bu arada Alâeddîn Ali el-Arabî hazretlerinin derslerine devam ederek ilimde ilerlemeye de gayret sarfediyordu...
Nihâyet hocasının kerâmeti tahakkuk etti. Sarığının eşik üzerinde düşmesinin esrârı aydınlandı. Yine şeyhi ve üstâdı Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin eşiğine yüz sürdü. Mübârek sohbetlerine tekrar kabûl olunarak tasavvuf yolunda ilerledi. Hocasının sekiz halîfesinden biri olma şerefine kavuştu.
Kimseye minnet etme!
🕳️Aklı başında bir insan isen, bir lokma ekmek için alçak dünyaya baş eğip muhtac olma. Git, değirmen gibi, sen de ekmeğini taştan çıkar. Alnının teriyle kazan ve kimseye minnet etme!"
Hacı Bayram-ı Velî (rahmetullahi teâlâ aleyh)