Dinde reformcu diyor ki: *(İnsanların çoğu Kitâbdan ve Sünnetden hüküm çıkarmaktan âciz olsalardı, bu hükümler ile bütün insanlar mükellef edilmezdi. İnsan, inandıklarını delîlleri ile bilmeli.)*
Cevap:
*Dört mezhebin âlimleri, derin ilmlerini Kur’ân-ı kerîmden ahkâm çıkarmakta kullanmadılar.* Buna cesâret edemediler.
*Resûlullahın ve Eshâb-ı kirâmın bildirdiklerini anlamakda kullandılar.*
*Allahü teâlâ, insanlara Kur’ân-ı kerîmden hükm çıkarınız diye emr etmiyor.*
*Resûlümün ve Eshâbının çıkardığı hükmlere uyunuz, bunları kabûl ediniz* diyor.
*Bid’at sâhiblerinin,* ya’nî *mezhebsizlerin*, bu inceliği anlıyamamaları, *kendilerini felâkete* sürüklemiştir.
Bir âyet-i kerîmede meâlen,*(Resûlüme itâ’at ediniz!), (Resûlüme tâbi’ olunuz!)* buyuruldu.
Bu âyet-i kerîme ve Resûlullahın *(Eshâbımın yoluna sarılınız!)* emri, bu sözümüzün vesîkasıdır.
*Mezheb imâmlarına uymak, Allahı ve Resûlü bırakıp, kula kul olmak olsaydı, Eshâb-ı kirâma uymak da böyle olurdu.*
*Böyle olmadığı için, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, bunu emretmiştir.*
Faideli Bilgiler - Sayfa 117
(Mezhep imamına yani mezhebinin ilmihal kitabına uyan eshabı kirama, oradan peygamberimize, oradan Kur'an'ı kerime uymuş olur. Direkt kuranı kerim ve hadisi şeriflerden hüküm çıkartan, kendi görüşüne uymuş olur. *Bu inceliği iyi anlamalıdır.* İlmilhal kitabına uyan, dinini ilmihal kitâbindan öğrenen müslüman ehli sünnet musluman olur. Tam İlmihal Saadet-i Ebediyye kitabı rehberimiz olmalıdır.)