İlyâs aleyhisselâm, İsrâiloğullarını Allahü teâlâya imâna ve ibâdete çağırdı. Onu dinlemediler, hattâ memleketlerinden kovdular. Ba’l adındaki puta tapmaya ısrarla devâm ettiler. Allahü teâlâ onlar üzerine belâ ve musibet gönderdi. Çeşitli sıkıntılarla cezâlandırıldılar. Yiyecek bulamaz oldular. Sonunda İlyâs aleyhisselâmı bulup, nasihatini dinlediler. İmân ettikleri için, üzerlerinden belâlar ve musibetler kaldırıldı... KÜFÜRDE ISRAR ETTİLER!..
Bir müddet sonra, tekrar dinden dönüp puta tapmaya ve çeşitli günahları işlemeye başladılar. Küfürde ısrâr edip, imân etmeye bir türlü yanaşmadılar...
İlyâs aleyhisselâm, Allahü teâlânın izniyle Ba’lbek’te yaşayan bu kabile arasından ayrılıp gitti. Başka beldelerde yaşayanları, Allahü teâlâya imân ve ibâdet etmeye dâvet etti. Bu dâvetleri sırasında uğradığı bir belde halkı tarafından çok sevilip, orada kalması istendi. Bunun üzerine bir müddet kaldı. Bu sırada ihtiyar bir kadının evinde misâfir olmuştu. Bu kadın Elyesa aleyhisselâmın annesiydi. Elyesa aleyhisselâm, o sırada genç olup hastaydı. Ona duâ etti, hastalıktan kurtulup sıhhate kavuştu. İlyâs aleyhisselâmdan sonra Elyesa aleyhisselâm, Allahü teâlâ tarafından peygamber olarak görevlendirildi...
Elyesa aleyhisselâm, İsrâiloğullarının ıslâhı için uğraştı, tebliğ vazifesi yaptı. Azgınlık ve taşkınlıklarını günden güne arttıran bu kavim, Allahü teâlânın kendilerine gönderdiği kitâbın gösterdiği yoldan ayrıldı... Allahü teâla üzerlerine Asûr devletini musallat kıldı. Esir olup zelil ve perişan bir hayat sürmeye başladılar...
“BU İŞE BEN KEFİLİM!..”
Elyesâ aleyhisselâmın eceli gelip vefâtı yaklaşınca Allahü teâlâ rûhunu kabz edeceğini vahiyle bildirdi ve “Mülkünü, İsrâiloğullarından gece sabaha kadar ibâdet eden, namaz kılan, gündüzleri oruç tutan ve insanlar arasında kızmadan hüküm edecek birine ver” buyurdu.
Hazreti Elyesâ da, kendisine verilen emri İsrâiloğulları’na bildirdi. Aralarından bir genç kalkıp: “Bu işe ben kefil olurum, üzerime alırım” dedi. Hazreti Elyesâ, o gence; “Bu kavmin içinde senden daha büyükleri var, sen otur” dedi. Sonra ikinci defâ aynı teklifi yaptı. O genç, yine “Kefil olurum” dedi. Üçüncü defâ aynı teklif tekrarlanınca cevap veren, yine o genç oldu. Bunun üzerine Elyesâ aleyhisselâm, onu, yerine halife bıraktı. Bu genç, Bişr idi. Bu sebeple o gence “Zülkifl” lakâbı verildi...