11.yüzyılda İslâm âleminde yetişen meşhur felsefeci ve tıp âlimi(980-1037).Batıda Avicenne adıyla tanındı. Fevkalâde bir zekâ ve hâfızaya sâhib olan İbn-i Sînâ, on yaşında Kur’ân-ı kerîm’i ezberledi. 18 yaşına kadar devrinin bütün ilimlerini öğrendi. *İlk tahsiline, sapık İsmâiliye fırkasından olan babasının yanında başladı.* 17 yaşındayken, Buhârâ Prensi Nûh Sâmânî’yi tehlikeli bir hastalıktan kurtardığı için, Saray Kütübhânesinin müdürlüğüne getirildi. *Buhârâ’ya gelen Abdullah Nâtilî’den mantık ve felsefe tahsil etti. Önce Aristo’nun daha sonra Fârâbî’nin felsefî fikirlerini inceleyerek onların tesirinde kaldı.*
Harezm’de sarayda ve mektepte yerleşti. Burada İbn-i Miskeveyh, Ebû Nasr el-Irâkî, İbn-i Tayyib, Bîrûnî ile birlikte hocalık yaptı. İbn-i Sînâ’nın, saray mensuplarını ve özellikle Şemsüddevle’yi iki defâ sıhhate kavuşturması, vezirlik makâmına yükselmesini sağladı. Kabri Hemedandadır.
*Ömrünün sonunda bozuk fikir ve inanışlarına tövbe ettiği söyleniyorsa da eski Yunan filozoflarının küfre sebeb olan fikirlerinden sıyrılamadığı Muâd ve Müstezâd kitaplarından anlaşılmaktadır.*
En meşhur olduğu ilim sâhası tıptı. Tıp mütehassısı olarak önceleri tıp ilminde yer alan pekçok metodu değiştirdi ve birçok keşifler yaptı.
İbn-i Sînâ, tıp ilminin yanında bilhassa felsefe alanında tanındı. Onun felsefesi, *yeni Eflâtunculuk* olarak tanınmıştır.
*Madde hakkındaki görüşleri,*
*îmân-akıl-mantık üzerine ileri sürdüğü fikirler,*
*rûhun mâhiyeti, öldükten sonra dirilme,*
*vahiy ile ilgili şahsî inançları* ve
*nihâyet Yunan filozoflarının sözleriyle peygamberlerin bildirdiklerini ve kelâm âlimlerinin sözlerini birbirleriyle birleştirmeye kalkması,*
onu İslâm dîninin îtikât esaslarından uzaklaştırmıştır.
🌿🌿🌿
Başta *İmâm-ı Gazâlî olmak üzere İslâm âlimleri, onun sözlerine cevaplar yazarak bozuk ve yanlış taraflarını kitaplarında ispat ettiler.
🌿🌿🌿
*İmâm-ı Gazâlî Tehâfet-ül-Felâsife kitabında İbn-i Sînâ’nın ve felsefecilerin yirmi meselede dalâlete düştüklerini yâni sapıttıklarını ve bunlardan üç meselede de dinden ayrılmış olduklarını bildirdi.*
Bu üç mesele; *Allahü teâlânın ilmi, âlemin yaratılışı ve öldükten sonra dirilme* hakkındadır.
*İbn-i Sînâ’nın, Mu’âd kitabında öldükten sonra dirilmeyi inkâr ettiği, Ahlâk-ı Alâî ve İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin Meârif-i Ledünniyye kitaplarında bildirilmektedir.*