MÜZEKKİN NÜFUS’TAN HİKAYELER

Şeyh Bayezid-i Bestamî rahmetullahi aleyh, bir gün Bağdat şehrinde müritleri ile bir yere gidiyordu. Şat ırmağının köprüsü üzerinde birkaç oğlan çocuğunun oynadıklarını gördü. Çocuklar, mini mini bebekler yapmışlar, birine Muhammed ve birisine de Ayşe adı vermişler, düğün ediyorlardı. Çocuklar, şeyhi görünce hemen önüne çıktılar ve: 

— Ya şeyh! dediler. Bizim düğünümüze buyur. Hazreti Muhammed'i evlendiriyoruz. İşte, bu Muhammed'dir bu da Ayşe.

Hazret-i şeyh, çocukların bu oyunlarını beğenmedi. Resûlullah ile Ayşe validemizin mübarek isimlerinin böyle bebeklere verilmesi ona kerih geldi ve asasının ucuyla her iki bebeği de köprünün kenarından aşağı suya attı ve müritleriyle yoluna devam etti. Evine vardı, halvet hanesine girdi, oturdu ve murakabeye daldı. Murakabesinde, Resûl aleyhisselâmın gelip geçtiğini gördü, davrandı ayağını öpmek istedi. Resûl-ü zişân, şeyhe hiç bakmadı. Bayezid-i Bestamî, niyazda bulundu: 

— Ey iki gözüm nuru Resûlullah... Ben kulunuza hiç nazar buyurmazsınız. Hâtırı şerifiniz bana melûl mudur?

Fahr-i kâinat aleyhi ve âlihi efdal-üt-tahiyyat saadetle şöyle buyurdu: 

— Beni oğlancıkların elinden aldın, hiç itibar etmeden asanın ucuyla suya attın. Şimdi, benden itibar mı istersin? Bilemedin mi ki, adıma hürmet, bana hürmettir. Sünnetime hürmet, bana hürmettir. Şeyh Bayezid-i Bestamî, büyük bir hata işlemiş bulunduğunu anladı ve derhal çocukların oynadıkları yere giderek, onlara hediyeler vermek suretiyle gönüllerini aldı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder