*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Allah yolunda atılan adımlardan hiç endîşe duymayın kardeşim. Çünkü bu adımlar, Allah indinde *Makbûl* dür ve *Kıymetli* dir.
Bu zamanda *Küfr* ve *Bid’at* her tarafı kaplamış, heryer felâket içinde. Küfr, *Sel* gibi akıyor. Her gün yüzlerce acâyip, bozuk, yamuk kitaplar çıkıyor.
Dîni bozmak için *Yarış* var âdeta. *Televizyon*, hele *İnternet*, gençlerin îmânını çalmak için nice sinsi tuzaklar kuruyorlar.
Ben, Abdülhakim Arvasi Efendi hazretlerine, altıncı cüzü okuyorum. *Sûre-i Mâide* var o cüzde. Efendim, Allahü teâlâ, *Âdem* aleyhisselâma emir verdi; *Hâbil* ve *Kâbil*, birer kurban kessinler! diye.
*Hâbil*, hayvancılık yapıyordu. Sürüsünün en *İri* ve en *Gösteriş* li koçunu seçip, onu kurban etdi. Allahü teâlâ da, onun kurbânını *Kabûl* etdi.
*Kâbil* ise, rençberlik yapıyordu. O da, buğdayların içinden, en *Âdi* ve en *Kıymet* siz olanından bir bağ başak getirdi. Allahü teâlâ onunkini *Kabûl* etmedi.
O zamanki âdete göre, kabûl edilen kurban, gökden gelen bir *Ateş* le yanıyordu. Kabûl edildiği böylece anlaşılıyordu. *Hâbil* in kurbanı yandı. *Kâbil* inki ise yanmadı.
Öyle olunca, *Kâbil* feryâd etdi; *Neden benim kurbanım kabûl olmadı?* diye. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde bildiriyor efendim.
Allah celle celâlüh, kendi *Rızâsı* için yapılan hizmetleri ve ibâdetleri kabûl eder. Hâbil, *Allah için* kesti. Kâbilinse, Allah rızâsı *Aklına* bile gelmedi. Cenâb-ı Hak da onun verdiğini kabûl etmedi.
● ● ●
Şimdi affetmek zamânı kardeşim. *Güler* yüzlü, *Tatlı* dilli olmak ve *Acımak* zamânı. *Merhamet* zamânı şimdi.
Çünkü insanlar, *Fevc Fevc* Cehenneme sürükleniyor, felâkete gidiyorlar. *Çok Kötü*, çoook. Enver âbinin çok gidecek yerleri var.
Tesâdüf oldu, *İyi* oldu, sizinle görüşdük kardeşim. Bana müsâde, Allahü teâlâ, daha çok bayramlara, *Sıhhat* ve *Âfiyet* le kavuşdursun inşallah.