Ehl-i sünnet alimlerinin bildirdikleri iman ve itikattan kıl kadar ayrılmamalı

 Kardeşlerim, Ehl-i sünnet alimlerinin bildirdikleri iman ve itikattan kıl kadar ayrılanların, kıyamette azaptan kurtulmaları imkansızdır.Ehl-i sünnetten ayrılanların sözleri ve kitapları, zehirdir.Hele dünyalık toplamak için dini alet edenlerin ve kendilerine din adamı ismini verip, her aklına geleni yazanların hepsi, din hırsızıdır.Bu din hırsızları, bu kitapları okuyanların imanlarını çalarlar. Bunlara aldananlar, kendilerini Müslüman sanıp namaz kılar ve her ibadeti yaparlar. Fakat imanları çalınmış, gitmiş olduğundan namazları ve hiçbir ibadetleri ve iyilikleri kabul olmaz ve ahirette işe yaramaz.

(Seyyid Ahmet Mekki Efendi hazretleri “rahmetullahi aleyh”)

Her anımız imtihan

 Her anımız imtihan. İmtihansız bir anımız geçmiyor. Ancak bu, dünya imtihanına benzemez.Çünkü neticeleri çok farklı. Dünya imtihanında kaybedersek, en fazla diploma alamayız. O da çok mühim değil. Seneye alırız. Ama ahiret imtihanında kaybetmenin neticesi böyle değildir.Onun cezası, Cehennem ateşinde yanmaktır. Ahiret imtihanını kazanmanın mükafatı ise, Cennet nimetlerinde sonsuz yaşamaktır. 

(Mustafa Akif Efendi hazretleri “rahmetullahi aleyh”)

Bu dünya ahmaklarla dolu

 Bu dünya, ahmaklarla dolu.Çünkü işlerini, sadece insanlara göre ayarlıyorlar. Yani sırf insanları razı etmeye çalışıyor, “O bu ne der…?” hesabı yapıyorlar.Önce Allahü teala ile dost olsunlar. Onu memnun etmeye, Onun rızasını almaya çalışsınlar.Ey insan! Sen yarın Allah’ın huzuruna çıkacak, Ona hesap vereceksin. Hakkında bir ferman çıkacak. Berat mı? Ateş mi? Belli değil. Sen hâlâ yoldaki bakkalla, kasapla uğraşıyorsun.

(Rüveym bin Ahmet hazretleri “rahmetullahi aleyh”)

Dinini “ehl-i sünnet alimleri”nden veya onların kitaplarından öğrenenler kurtulacaktır

 Dinimizden bir kelime öğrenip öğretmek, bin kere nafile hacca gitmekten daha çok sevaptır.Dinimizi nereden öğrenmeliyiz ?Gerçek din alimlerinden.Onlar “Ehl-i sünnet alimleri”dir. Onlar sadece nakleder, kendi kafalarından bir şey söylemezler. Din hakkında kafasından söyleyenler, din alimi değil, din hırsızlarıdır. Dinini, “ehl-i sünnet alimleri”nden veya onların kitaplarından öğrenenler kurtulacaktır ahirette.

(Seyyid Ahmet Mekki Efendi hazretleri “rahmetullahi aleyh”)

Edebe riayet

 Cenab-ı Hakk’a kavuşturacak her çeşit ibadet, her çeşit kemâlat üstünde, ilk sırada sohbet gelir, ama şartı ağırdır. O da edebe riayettir. Zerre kadar edeb dışına çıkılırsa istifade edilemez.

(İmam-ı Rabbani hazretleri kuddise sirruh)

Edep

 Bu yolun esası, başı, ortası, sonu edebdir.

(Şah-ı Nakşibend hazretleri kuddise sirruh)

Tarikatte sahih olan edeb

 Her tarikatte sahih olan edeb, şerîatin bildirdiği edebdir. Dînin edebi ile edeblenen doğru yola girmiştir. Onun maksadına kavuşması umulur. Dînin edebi ile edeblenmeyen yolunu kaybeder, sapıtır. Gâyesine ulaşamaz.

(Seyyid Hüseyin Burhâneddîn Efendi hazretleri “rahmetullahi aleyh”)

Edeb bahsi

 Elini ve yüzünü eteğiyle, elbisenin kol ağzıyla, yeniyle silmemelidir.Kıbleye doğru tükürmemelidir....Bunlar edebe uygun değildir.

(Celâleddîn-i Devânî rahmetullahi teâlâ aleyh hazretleri)

Evliyâ ile konuşurken kalbinizi koruyunuz

 Evliyâ ile konuşurken kalbinizi koruyunuz. Zîrâ bunlar Allahü teâlâya yakın olmakla şereflenmişlerdir. Bunların huzûruna ancak edeple gidiniz. Çünkü onların kalpleri, Allahü teâlânın zikriyle meşguldür. Nefisleri ibâdeti istemekte, akılları da bildiğiniz akıl gibi değildir. Bunun için edebinize dikkat ediniz. En ufak bir saygısızlığınıza kırılabilirler.

(Ebü'l-Fadl Ahmedî hazretleri “rahmetullahi aleyh”)

İstiğfar etmek şifadır

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


İstiğfâr etmek, *Şifâ* dır kardeşim. Bilhassa ramezân-ı şerîfde. Ramezân-ı şerîf, *İstiğfâr* ayıdır, *Tövbe* zamânıdır. Dünyâ ve âhiret zararlarına, mazarratlarına, *Şifâ* dır ve *İlâç* dır istiğfâr. 


*Estağfirullah el azîm el kerîm ellezî lâ ilâhe illâhû el hayyel kayyûme ve etûbu ileyh*. İstiğfar duâsı budur işte.


El hayyül değil, El hayyel. İstiğfâr okurken *El hayyel* denir. Âyet-el kürsî okurken *El hayyül* denir. Karışdırmamak lâzım birbirine. Biri *Ötre*, biri *Üstün*. Mühimdir bu. 


*Ne olurmuş canım, üstün ötre ne farkeder?* böyle demiyeceğiz. Kur’ân-ı kerîmde ne buyuruluyor; *İnnemâ yahşallâhe min ibâdihî ulemâü*. Mânâsı ne bunun? 


*İnnemâ*; elbette. *Yahşâ*; korkar. *İnnemâ yahşallâhe*; Elbette Allahü teâlâdan korkar. *Min ibâdihî*, kulları arasından. *Ulemâü*; âlimler. 


Dînini bilenlere *Âlim* denir. Kulları arasında âlim olanlar, Allahü teâlâdan elbette korkar. Biz, şahısların *Küfr* üne de karışmayız, *Bid’at* ına da. 


Biz, hak *Yol* da yürürüz. Abdülhakîm Arvasi Efendi hazretlerinden işitdiğimiz, okuduğumuz, öğrendiğimiz *Yol* da bulunuruz. Başkalarına karışmayız kardeşim. 


*Sallatallahül kelbe alel hınzîr!* Ne demek bu? Allahü teâlâ, kelpleri yâni *Köpek* leri, hınzırlara yâni *Domuz* lara musallat eder. Birbirlerini yerler, biz karışmayız. 


*Ma’lûmât-ı Nâfi’a* diye bir kitap vardı. Abdülhakim Efendi, bir gün bana; *Al oku bunu, fâidelidir!* buyurdu. Biz onu şimdi basdırdık. *(1)* numaralı kitabımızdır. Adını da, *Fâideli Bilgiler* koyduk. 


Abdülhakim Efendi hazretleri söyledi bize onu. Hep Efendi hazretlerinin *Meth* etdiği, *Tavsiye* etdiği kitapları basdırdık. O büyüklerin *İsmi* ni bile söylemek *Kâr* dır, büyük, *Kazanç* dır kardeşim.

Her iyilik sevaptır

Allah rızası için yapılan her iyiliğe sevap verilir. Hadis-i şerifte, (Her iyilik sadakadır) buyuruldu. Her iyiliği Allah rızası için yapınca sevap alınır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Mümin, [Allah rızası için] yaptığı her işten sevap alır. Yoldaki bir şeyi kaldırsa, birisine yol tarif etse, sözünü anlatamayana yardım etse, birine keçisini sağarak yardım etse, sevap alır.) [Ebu Ya’la]


Hele görmeyenlere [a’malara] yardım etmek elbet daha sevaptır. Hadis-i şerifte, (A’mayı kırk adım götüren Cenneti hak eder) buyuruldu. (Beyheki)


Yemek yedirerek veya başka iyilik ederek insanları sevindirmek de büyük sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Darda kalana kolaylık gösterene, Allahü teâlâ da dünya ve ahirette kolaylık gösterir. Kim de bir Müslümanın aybını örterse, Allahü teâlâ da dünya ve ahirette onun aybını örter. Kul, kardeşine yardım ettiği müddetçe, Allahü teâlâ da kendisine yardım eder.) [Müslim]


(Duasının kabul olmasını ve kederinin giderilmesini isteyen, darda kalanı feraha kavuştursun!) [İ. Ebiddünya]


(Allah katında amellerin en sevimlisi, bir Müslümanı sevindirmek yahut bir sıkıntısını gidermek veya sabrını taşıran bir kederini ortadan kaldırmak yahut borcunu ödemektir.) [Ebuşşeyh]


(Bir Müslümana elbise veren, o elbiseden bir parça kalsa da, Allahü teâlânın hıfzı emanında olur.) [Hakim]


Herkese karşı insaflı davranmak, kendisine karşı yapılmasını istemediği muameleyi başkalarına karşı yapmamak gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Şu üç haslete sahip olmadıkça kişinin imanı kemale eremez. Kendisi muhtaç olduğu halde infak etmek, insaflı olmak ve herkese selam vermek.) [Harâiti]


(Cehennemden uzaklaşıp Cennete girmek isteyen, son nefesinde kelime-i şehadeti söylesin ve kendisine yapılmasını sevdiği şeyleri başkalarına yapsın!) [Müslim]


(Etrafındakilerle güzel komşuluk et ki, hakiki mümin olasın! Kendin için sevdiğini başkaları için de sev ki, hakiki Müslüman olasın!) [Harâiti]