RIZÂ-İ İLÂHÎ

Mevlânâ Hâlidî Bağdâdî (kaddesallahu teâlâ sirreh) Hazretleri buyuruyorlar ki;
"Eğer, bir cemaatin içinde Allahu tealanın sevdiği beğendiği razı olduğu kabul ettiği bir tek kişi varsa Allahu Teala o bir kişi hürmetine hepsini afveder... Hak kapısında ehil nâ ehil beraberdir. Bu yolun büyükleri kendilerine bağlı olanlardan gâfil değildir. Onlara kimse kafa tutamaz. Onlara kafa tutanın işi de, başı da, saâdeti de gider. Evliyânın kalbleri, ilâhî nûrların çıkıp geldiği kaynaklardır. Onların hoşnut olduğundan, Hak teâlâ da hoşnuttur. Onların kalblerinde yer eden, büyük devlete kavuşmuştur."

ORUÇ VE UNUTMA

ORUÇ VE UNUTMA
"Oruçlu unutarak yese, içse, orucu bozulmaz. Orucun farz veya nâfile olması arasında fark yoktur. Çünkü unutmak hukûk-i ilâhî olan ahkâmda özürdür.
Peygamber Efendimiz (sallallahu teâlâ aleyhi ve sellem) buyurdular;
"Ümmetimden hata ve nisyân (unutma) kaldırıldı"
(Dav'üş-şems, sf 378)

Oruçlu birini yerken görünce ona hatırlatmalı mıdır?


BİR MES'ELE

Sual: Oruçlu birini yerken görünce ona hatırlatmalı mıdır?

Cevâb: Oruçlu eğer güçlü, kuvvetli ve orucunu tamamlayacak halde ise, ona hatırlatmak gerekir. Ama zaif, güçsüz ise Rabbi teâlâya tâat ve ibâdet etmesine yardımcı olmak niyyetiyle, ona ilişmemelidir.
(Sf 378)

FÂİDE

FÂİDE
"Oruçluya bir şeyin tadına bakmak ve özürsüz bir şeyi çiğnemek mekrûhtur. 
Kadın oruçlu ise ve kocası kötü huylu, titiz birisi ise, aşağı bir şey gitmemek şartı ile yemeğin tadına bakması mekrûh olmaz."
(sf 381)

SAHUR

SAHUR

Resûl-i Ekrem (sallallahu teâlâ aleyhi ve sellem) Efendimiz buyurdular ki;
"Sahurun hepsi berekettir. Sahuru terk etmeyin, bir yudum su ile de olsa. Zira, Allahu teâlâ ve melekleri, sahura kalkana salât ederler."
Ve dahi buyurdular;
"Üç şey resûllerin ahlâkındandır; iftarı erken, sahuru geç yapmak ve misvak kullanmak"
(sf 383)

MAYA

MAYA
Maya sağlam olduktan sonra; Kânûnî Sultan Süleymân Hân’ın zamanı olmuş, Cumhûriyet zamanı olmuş ne çıkar!

BİR RESİM

BİR RESİM 

Bir resim; 
bir zihniyeti,
bir ideolojiyi,
bir kişiyi,
ortaya koymaya yeter de artar bile.

İFTÂR DUÂSI

İFTÂR DUÂSI

İftâr duâsıdır, efendim. 
Çünki, Resûlullah (sallalahu teâlâ aleyhi ve sellem) efendimiz buyurdular:
"Allahümme leke sumtü ve alâ rızkıke eftartü. Zehebez-zama' vebtelleti'l-uruk ve sebete'l-ecri inşaallahu teâlâ"

HASTANIN ORUCU

"Hasta, hastalığının artacağından korkarsa, yahud iyileşmesi gecikecekse, yahud uzuvlarından (organlarından) biri, zann-ı gâlibine göre hasara uğrayacaksa oruç tutmaz.
Zann-ı gâlib ise, alâmet, işâret ve tecrübe ile olur.. Başka bir hastada aynı hastalık bulunmakla veya müslüman mütehassıs (tabîb-i müslim-i hâzık) bir doktorun veyâ hâli mechûl olan bir uzman doktorun söylemesi ile oruç tutmayabilir. Uzman olmayan bir doktorun demesiyle orucunu bırakmaz."
(Dav'üş-Şems, sf 386)

KÂİDE

KÂİDE

Kâidedir, efendim;
"mücâvir kubh, meşruiyyeti ortadan kaldırmaz"
Yani;
Sıfattaki ârıza, aslı ortadan kaldırmaz.
Misâl?
Seferde oldukça, müsâfirin oruç tutmaması mübahtır. Sonra kaza eder. Hastalık sebebiyle veya başka bir ciddi sebeble oruç tutmayan gibidir. Bu seferin tâat, ibâdet seferi olmak şart değildir. Hattâ günâha sebeb olan sefer bile olsa, yine oruç tutmaması mübah olur.

RUHSAT

Ruhsat; tâat işlemek içindir, günâh işlemek için değil.