peygamberler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
peygamberler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

PEYGAMBERLER

 PEYGAMBERLER: Allahü teâlâ, emrlerini ve yasaklarını insanlara Peygamberler “aleyhimüsselâm” vâsıtası ile bildirmişdir. Peygamberler de “aleyhimüsselâm” insandır. Fekat, Allahü teâlânın bilgili, ahlâklı ve kusûrsuz yaratdığı büyük insanlardır. Peygamberler ma’nen Allahü teâlâya yakın insanlar olduğu için, onların fikrlerine ve kalblerine bizimkilerden farklı ve dahâ geniş bilgiler ve ilhâmlar verilmişdir.

 Müslimân âlimlerinin bildirdiklerine göre, dünyânın yaratılışından bizim Peygamberimize “aleyhisselâm” kadar yüzyirmidört binden ziyâde Peygamber “aleyhimüsselâm” gelip geçmişdir. Bizim Peygamberimiz “aleyhisselâm” en son ve en büyük Peygamberdir. Bizim Peygamberimizden “aleyhisselâm” sonra artık dünyâya Peygamber gelmiyecekdir. Peygamberimiz “aleyhisselâm”, Allahü teâlânın en çok sevdiği kuludur. Allahü teâlâ, Peygamberimize“aleyhisselâm”, (Sen olmasaydın, bu âlemi [dünyâyı ve semâları] yaratmazdım!) buyurmuşdur. 

Peygamberimiz “aleyhisselâm”, Mekke-i mükerremede dünyâya gelmişdir. Bir üniversitede okumamışdır. Tahsîlleri yokdur. Ümmîdir. Fekat, dünyâdaki bütün insanların en akllısı, en bilgilisi, en hayrlısıdır. Çünki, Allahü teâlâ, Onu asrlarca artık Peygambersiz kalacak olan dünyânın son ışığı olarak yaratmışdır. Bu ışık, kıyâmete kadar nûrunu devâm etdirecekdir. Peygamberimize ve bütün Peygamberlere “aleyhimüsselâm” inanmak, îmânın şartlarındandır. Peygamberimize “aleyhisselâm” inanmıyan müslimân sayılmaz. Müslimân olmıyan da, ateşde ebedî yanacakdır. Bunu Kur’ân-ı kerîmde, Allahü teâlâ, bizlere bildiriyor.


Emekli tümgeneral

Hayri Aytepe

(Tam İlmihâl Se`âdet-i Ebediyye,sf: 706-707)

VÂSITA

“Vesâdet-i enbiyâ (peygamberlerin vasıta olması) lazımdır. Ki, onların tavassutuyla (vasıta olmaklığı ile) ahkâm-i şerâyi’ (Şeri’atin hükümleri) ma’lûm ola (bilinsin). Ve Hakk’a her vecihle tekarrüb (yaklaşmak, kavuşmak) hâsıl ola (ele geçsin, mümkün olsun). 

Zîra, mücerred akl-i kâsir (tek başına kusurlu akıl) her nesneyi (her şeyi) idrâkde (anlamada) kifâyet etmez (yeterli değildir).  Bu sebebten, bi’set-i enbiyâ (peygamberlerin gönderilmesi) rahmet-i hasse (husûsî rahmet) ve muktezâ-i hikmetdir (hikmet icabıdır). Ve onlardan tahkîk-i nübüvvet (peygamberliğini hakk olduğunun anlaşılması) için mu’cizât (mucizeler) sâdır olmuşdur (görülmüştür).

(Şerhu Şiâbu’l-îmân, sf 20)