Ve aleyküm selâm kıymetli kardeşim Sâim Bey
Müteâkib iki mektûbunuz vâsıl oldu. Temiz ve hâlis yazılarınızı okuyarak rûhum râhatladı. Kıymetli ve candan duâlarınıza çok memnûn oldum. Cenâb-ı Hak ve teâlâ size de dünyâ ve âhıret seâdetlerini ihsân buyursun ve bu mübârek Ramezân-ı şerîfin rahmetine, mağfiretine ve şefâatine sizi ve bizi ve cümle din kardeşlerimizi nâil eylesin.
Kardeşim, sizin o lâtif suallerinize hemen cevap bulup yazmak mümkin olmuyor. Eski ma'lûmât maalesef hâtırda kat'î olarak kalmıyor. Cevâb yazmak için muhtelif kitâblardan aramak ve okumak îcâb ediyor. Hele zekât mes'elesi çok teferruatlı ve nefse çok muhâlif ve sakîl [ağır] olduğundan, birçok kimseler kendilerine ve sual edenlere mülâyim gelecek şekilde anlatıyorlar.
Okuduklarıma ve anladığıma nazaran, zevc ve zevcenin şerî'atde malları ayrıdır. Müstakildir. Birbirlerinin mallarına müdâhale ve tecâvüz edemezler. Zekâtları da ayrı verirler. Hatta bazı kimseler zekâttan kaçmak için, bir sene temâm olması tekarrüb edince paralarını zevcelerine hediye ediyorlar ve zevcelerine yeni mal olduğundan zevceleri de bir sene kullanmak îcâb edeceğinden o sene zekâtdan kurtuluyorlar.
Velhâsıl zekâtları zevc ayrı, zevce ayrı verirler. Siz kendi paranızın zekâtını verirsiniz, zevceniz de bir sene temâm olunca, ayrıca zekâtını verir. Tabiî onun zekâtını siz hesab edip, o kadar altın alıp, onun nâmına vereceksiniz. Ramezân-ı şerîfde verilen zekâta yetmiş kat fazla sevâb verilir. Ve zekâtı vaktinden evvel vermek câizdir. Onun için refikanızın da zekâtını birkaç ay evvel, ya'nî bu Ramezânda verirseniz ve her sene Ramezân-ı şerîflerde berâber vermek hem kolay, hem de daha sevâb olur. Altınları dartarsınız, kırkda biri kadar çeyrek Türk altını alıp verirsiniz. Bir Türk çeyrek altını 1.75 gramdır.
İkinci suale gelince, bunu çok araşdırdım. Zekât vermek için, hem mal, hem de mülk olmak, ya'nî elinde ve selâhiyyetinde bulunmak lâzımdır. Rehin verilen malın zekâtı lâzım olmadığı gibi, mükâteb denilen [çalışıp efendisiyle bir meblağ ödeyince hürriyetini kazanmak üzere anlaşan kölenin] kölenin kazandığı mal, efendisinin olduğu halde, efendisinin eline geçmedikçe, efendisi zekât vermez. Köle de vermez.Zirâ mal efendinindir. Fakat efendinin eline geçmediği için, efendi de vermez. O halde tekâ'üd sandığında, şahsa âid olduğu söylenen paralar şahıslara geçince zekâtı verilmeğe başlanır. Ele geçmeden evvel zekâtı verilmez ve ele geçince geçmiş senelerinde zekâtı verilmez. Ele geçdikten bir sene sonra zekâtı verilmeğe başlanır.