SÜLEYMAN KUKU EFENDİ Rahmetullahi teâla aleyh etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SÜLEYMAN KUKU EFENDİ Rahmetullahi teâla aleyh etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

SÜLEYMAN KUKU EFENDİ "Rahmetullahi teâla aleyh

Trabzon’un Sürmene kazâsının Baștımar köyünde 1938 senesinde başlayan hayatları, Allahu teâlânın rızası uğruna geçen 81 sene sonra, miladi 1 Zi’l-hicce 1440 – 2 Ağustos 2019 Cuma günü Trabzon’da nihayet buldu. Kabri doğduğu köydedir.


Kuleli Askerî Lisesi’ni bitirdikten sonra bir iki ay Harb Okulu’na devam etti. Buradan Türk Silahlı Kuvvetleri adına Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne geçiș yaptı. Fakülteden “pekiyi” derece ile mezun oldu. Rus Dili ve Edebiyatı dıșında İngilizce ve Tarih Bölümü’nün Orta Çağ Tarihi Anabilim Dalı’ndan sertifika aldı. Ankara’da Kara Harb Okulu’nda bir yıl vazîfe yapıp İstanbul’da Kuleli Askerî Lisesi Rusça öğretmenliğine tayin oldu. On altı yıl bu vazîfede bulundu. İki yıl Türk-Rus hududu rodemarkasyonu, ya‘nî sınır düzeltme çalıșmalarında tercüman olarak görev aldı.


Öğretmenlik hayatı Kuleli Askerî Lisesi’nde, Harb Akademisi’nde ve Ordu Yabancı Diller Okulu’nda geçti. Üniversitede talebe iken, yaz tatillerinde Arabçaya çalıștı. Sarf ve nahvi memleketinde Hacı Hanefî Hoca’dan okudu. Subay çıktıktan sonra devrin en büyük âlimlerinden Seyyid Abdülhakîm Arvasî hazretlerinin büyük oğlu, Kadıköy Müftüsü, faziletli Seyyid Ahmed Mekkî Efendi’den mantık, fıkıh, usûl-i fıkıh, akaid, meanî, tefsîr ve benzeri ilimleri tahsîl etti. Van Müftüsü Seyyid Muhammed Kasım Efendi’den ilimde icâzet aldı.


 Kuleli Askerî Lisesi’nde talebe iken mezkûr Abdülhakîm Arvasî hazretlerinin ma‘nevî evlâdı kimyâ öğretmeni Hüseyin Hilmi Ișık Efendi’nin talebesi oldu ve onun yol göstermesi ile hayatının istikametini buldu. Ve bundan sonra hep onu ve büyüklerini takib etti. Tasavvufa da meraklıydı. Bu yolda Seyyid Abdülhakîm ve İmâmı Rabbânî hazretleri ve yolundakilerle mânevi irtibatı yanında, Afganistan’da bulunan Müceddidî yolunun temsilcisi İbrâhim Müceddid ile mektûblașmaları olmuștur.


Ayrıca Doğu Türkistan’dan Kayseri’ye hicret eden Abdülhalîl-i Müceddidî hazretleri ile zaman zaman İstanbul’da ve Kayseri’de görüșüp, husûsi halkasına dâhil olmuștur. Her ne kadar bu hususta fazla konușmazsa da, oradan istifade ve istifaze eylemiș olduğu, el ve izin almıș olduğu yakınlarınca ma‘lûmdur.


1983 yılında devlet hizmetindeki görevini tamamladıktan sonra bütün zamanını Türk-İslâm klasiklerini günümüz Türkçesine aktarmakla geçirdi. Osmanlıca pek çok klasik eserin yanında Arapça ve Farsça, biraz da Urducadan olmak üzere yirmibeș-otuzbin sayfayı așan çevirilerle, telif ve tercüme kitab ve risâleler olmak üzere ellinin üzerinde eseri bulunmaktadır.


Reklamdan ve zâhirden uzak, hakîkate ve içe dönük, hizmetle geçen bir hayatı vardı. Tanıdıkları çok, dostları azdı. Gece onun için gündüzden kıymetli idi. Büyüklerinin dostu, küçüklerinin melcei ve duâcısı idi.


Hayatı ni’met, memâtı nikmet idi, üzüntü idi. Her nefesini Resûl-i Ekremin (sallallahu teâlâ aleyhi ve sellem) dinine hizmetle geçirmek, en güzel ve devamlı duâsı idi.


Allahu teâlâ makamlarını âlî, sevenlerine şefaatlerini ihsan buyursun. Amin.