Gavs-ı Hizani'den Hikmetler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gavs-ı Hizani'den Hikmetler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Gavs-ı Hizani'den Hikmetler

GAVS’UL AZAM  SEYYİD SIBGATULLAH ARVASİ (KUDDİSE SIRRUHU)
"Hediyeler" anlamına gelen Minah kitabındaki sözlerin sahibi tarikat-ı nakşıbendiyede büyük bir rütbe elde eden Gavs’ul Azam olarak bilinen büyük arif Seyyid Sıbgatullah Arvasi (k.s)’nin mübarek kelamlarının, halifesi zamanının büyük alimlerinden Molla Halid-i Oreki (k.s) tarafından bazı açıklamalarlar birlikte derleyip kaleme alınmasından ibarettir. Ğavs Nakşibendi meşrebini her yönüyle temsil eden önemli bir mürşiddir. Eserde, din ile tasavvufun ayrı şeyler olmadığı vurgulanmakta, manevi terbiye yolunun esasları, edepleri, ölçüleri ve temel ahlakı anlatılmaktadır.
Allah dostları, manevi keşif, müşahede ve melekut alemini seyir hali yaşarlar. Allah Teala'nın bu özel tecellileri karşısında büyük bir sevinç ve çoşku içerisinde, kendilerini tutamayıp alemin hallerinden bir şeyler anlatmak isterler, fakat maksatlarını anlatacak kelime bulamazlar. Bildiklerini ve gördüklerini sırlı cümlelerle anlatmaya çalışırlar. Bu sırlı cümleler çözülmeye çalışılınca, herkes onları kendi anladığı dile ve delile göre kabul eder.
Not: Minahları açıklayıcı mahiyette Dıyauddin bin Şeyh Ahmed Taşkesani (k.s) tarafından atiyyeler yazılmıştır. Bu atiyyeler  her minahın altında yer almıştır.
Not 2: Minahların devamı siteye düzenli olarak eklenecektir.
Minah-1:
Gavsi Hizan-i (ks) neseb-i şerifini şöyle açıklardı.” Ben Lütfullah’ın oğluyum, o Abdurrahman’ın oğlu, o Abdullah’ın oğlu, o Muhammed’in oğlu, o Şeyh İbrahim’in oğlu, o Cemalüddin’in oğlu, o Şeyh İbrahim’in oğlu, o Cemalüddin’in oğlu, der burada dururdu. Şeyhi Seyyid Taha (ks)’dan naklederek Molla o Muhammed-i Arvasi adıyla meşhur olan zatın oğludur. ” derdi. Bu söyünü bazen kesin olarak söyler. Bazen de kesin gibi görünürdü.
Atiye-1 :
Bu şerefli minahları bunlarla ve nefesiyle bereketlenmek gayesiyle şeyhim olan babama (ks) okuyunca şöyle buyurdu :
“ Birinci minahtan gaye her ümmetin, peygamberinin soyunu ve bir mezhebe bağlı olanın imamının soyunu bilmesi icap ettiği gibi, imkan dahilinde her müridinde, şeyhinin nesebini bilmesinin lüzumlu olduğudur.Bunun iki sebebi vardır. Birincisi ; şeyhinin nesebi olduğundan, hususen onda salih kişiler varsa, onunla müşerref olmak ve bereketlenmektir.İkincisi ; şeyhin nesebini bilmek kemaldir.Hem de nasıl bir kemal! Çünkü sevenin, sevdiğini mümkün mertebe, her cihetten bilmesi aşkı arttırır.”
Minah-2:
Taylasan maddi ve manevi olmak üzere iki türlüdür. Maddi taylasan bellidir. Manevi olan ; Mürid mürşidini başının üstünde örtü şeklinde kabul edip, örtüsünün sarkan ucu ğibi mürşidinin kendi vücuduna sardığını inanarak, ondan feyiz almasıdır.Müridi gayeye eriştirmekte bu yol faydalıdır.
(Taylasan bazı tarikatlarda görüldüğü gibi başa bir örtü atmaktır. Bunun faydası gözün sağa sola dönmeyip, önüne bakmasını sağlayarak, kalbin huzurunu muhafaz etmektir. Burada işaret edilen, husus kalbin huzurunun sağlanmasında, manevi taylasanın daha faydalı olduğudur.)
Atiye -2 :
İkinci minahta, taylasan giymenin gayesini şöyle açıklardı : ” O meşguliyetin çok olması ve kalbin alakasının azalması için şeyhin hayalinden başka şeylere az bakmaktır. Çünkü gerçekte, gözün dönmesiyle kalb de döner.”