Dârülharbde bir hırsızlık yapılırsa

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki:

Dârülharbde bir hırsızlık yapılsa, o yer sonradan dârülislâm olsa, hırsızlık yapan kişiye ceza verilmez.Had suçları, dârülislâmda işlenirse cezalandırılır. Diğer Hanefî dışındaki üç mezhebde, dârülislâm vatandaşı bir müslümanın, dârülharbde işlediği hırsızlık, zina, şarap içme gibi had suçuna, dârülislâmda ceza verilir.

 *Cennette yaşlı-genç herkesin 30, 33 veya 35 yaşında olacağı hakkında hadis-i şerifler vardır.

Mürtedin Nikâhı

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki:

Erkek mürted olursa, nikâh bozulur. Tekrar tevbe ederse, yeniden nikâh gerekir. Şâfiî’de ise, iddet içinde tevbe ederse, nikâh gerekmeden zevcesine dönebilir. Kadın mürted olursa mezhebin esas prensibine göre nikâh bozulur ise de, sonra gelen mezheb ulemâsı, nikâhın bozulmayacağı, kadının tevbeye zorlanacağı, tevbesi hâlinde zevciyet münasebetinin devam edeceği istikametinde fetvâ vermiştir. İrtidad sebebiyle nikâhın feshinde, talâk sayısı azalmaz.

Kurşun dökmek ilaç kullanmak gibidir

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki:

Kurşun dökmek ilaç kullanmak gibidir. Câizdir. 

*Âyet-i kerimede, sarhoşun, ne söylediğini bilecek hâle gelinceye kadar namaz kılmaması emrolunuyor. Yürürken sallanacak vaziyette olan sarhoşun abdesti de bozulur. Devamlı bu halde ise namaz kılamaz. Ayıldıktan sonra tevbe ve kaza etmesi gerekir.

*Namazda imam efendi kahkaha ile gülerse ;İmamın abdesti ve namazı bozulur. Cemaatin yalnızca namazı bozulur; yeniden kılar. (İbni Abidin, Namazın Adabı bahsi)

*Erkeğin, zevcesine, dört ay veya daha çok zaman veya zaman söylemeyerek, "Sana yaklaşmayacağım" diye yemin etmesine îlâ denir. Dört ay içinde zevcesine yaklaşıp yemin kefareti verir. Aksi halde, bir talâk-ı bâin ile boşanmış olurlar.

Kocası karısına hakkım sana haram olsun derse ne olur ?

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki:

Mızraklı İlmihal’de yazan bir hadis-i şerife göre insana fakirlik getiren şeylerden biri de fakirden ekmek almaktır. 

Bunun sebebi; Fakir ekmeği satarsa, ihtiyacı olduğu halde satmış demektir. Muhtaç kimseden, ihtiyacı olan şeyi almak uygun değildir. Bu ekmekten hayır gelmez. Ekmeğini almadan, yardım etmek lazımdır.

*Koca karısına hakkım sana haram olsun derse, kadın kocasının getirdiği yemeği yer, verdiği parayı kullanır.

Çünkü; Bu söz mecazdır. Yemesi caizdir, zira nafaka kadının evlilikten doğan hakkıdır. Koca bunu haram edemez.

Saç uzatmak

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki:

Kadınların erkekler gibi kısa saç kestirmesi ve erkeklerin de kadınların uzattığı gibi saç uzatması caiz değildir. Hazret-i Peygamber efendimiz aleyhisselam o devirde erkeklerin uzatması âdet olduğu mikdarda, yani arkadan boynuna, yandan kulakları üzerine düşecek kadar uzatmıştır. Her devrin ve yerin âdetine uymak icab eder. Erkeğin saç uzatması hoş karşılanmayan yerde, sünnet mikdarı bile saç uzatmak doğru değildir. Zira âdette sünnettir. Şöhrete, parmakla gösterilmeye sebep olur.

Bir başkasına ait şifresiz wireless bağlantısına bağlanmak caizdir

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki:

Huşu sebebiyle veya ahenkli okumak için Kur’an-ı kerim okurken sallanmak mahzurlu değildir. Namazda kasden ileri geri veya öne arkaya sallanmak, Yahudilere benzemek olduğundan mekruh görülmüştür.

*Şu kadar para verirsen, sana bir haber vereceğim” demek; Rüşvet değil, mükâfat sayılır. Helâldir. Ama hakkı olan bir şeyi söylemek için para isterse, rüşvet olur. Meselâ bir kimse, bir başkasına git felancaya şunu söyle dese, o da gitse ve para istese câiz olmaz. Zira vazifesidir. Talebe işlerindeki memur, para verirsen, notlarını söylerim dese, yine böyledir. 

*Bir başkasına ait şifresiz wireless bağlantısına bağlanmak caizdir. Şifre koymamışsa, başkalarının kullanmasına izin verdiği anlaşılır. Etrafı çevrilmemiş tarladan geçmek gibidir. Ama sürati azalttığı ve başka mahzurlara yol açtığı için kullanmamak iyi olur.

Cihad fetih için yapılmaz

Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki:

Cihad fetih için yapılmaz. Ama meşru cihaddan sonra fetih olabilir. Düşmanın menkul ve gayrımenkul malları, İslâm devletine ganimet olur. Hatta İbni Âbidin gibi fıkıh kitaplarında, “Cihada çıkmadan düşmana Müslüman olması teklif edilir. Olursa muharebe biter. Müslüman olmazsa, zimmî olarak İslâm devleti hâkimiyetinde yaşaması teklif edilir. Bunu kabul etmezse savaşılır. Bu teklifi yapmak şarttır. Böylece Müslümanların maksadının toprak fethetmek olmadığı anlaşılır” diyor. 

İçilmesi haram veya kendisi necis olan bir şey tedavide kullanılabilir

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki:

Bazı kişiler insanın kendi idrarının yara, siğil ve benzeri yaralarda faydalı olabileceği ve eskiden bu usulle birçok tedavinin yapıldığını söylediler.Tabib-i müslim-i hâzık, yani mütehassıs müslüman tabib söylerse veya tecrübe ile anlaşılmışsa caizdir. İçilmesi haram veya kendisi necis olan bir şey tedavide kullanılabilir. Nitekim Hazret-i Peygamber efendimiz aleyhisselam zamanında sıtmanın deve idrarı ile tedavi edildiğine dair rivayet vardır. Harblerde yaralara mikrop öldürücü olduğu için idrar yaparlardı.

Cezalar şahsîdir

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki:

Cezalar şahsîdir. Kimse kimsenin suçunun veya günahının cezasını çekmez. Çocuğun başına gelen musibet, çocuğun suçunun cezası değildir. Anne-babasının suçunun anne-babasına cezası olabilir. Cenab-ı Hak dilediğini yapar. İnsana musibet verir. Ama bunlardan anne-baba acı duyar. Bu onlar için cezadır. Veya anne-babanın suçunun bereketsizliği, uğursuzluğu, çocuğa ve sonra gelenlere de tesir eder. Âdet-i ilahiye böyledir. Her koyun kendi bacağından asılır ama kokusu bir mahalleye sıkıntı verir.

Kendisine ait tarlanın içinden çıkan define

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki:

Kendisine ait tarlanın içinden çıkan define : Üzerinde İslâmî işaretler varsa, lukatadır; beytülmâlin; beytülmâl yoksa, fakirlerin hakkıdır. Kendisi fakirse kullanabilir; fakir olan zevcesine, çocuklarına, akrabasına verebilir. Böyle değilse, yani İslâmî işaretler taşımıyorsa, meselâ üzerinde Roma alâmetleri varsa veya hiç alâmet yoksa, tarla sahibinindir; sahipsiz yerde bulunmuşsa, bulanındır.

Nazar haktır

 Hüseyin bin said hazretleri buyurdular ki: 

Nazar, bazı kişilerin gözünden çıkan zararlı şuaların, isabet ettiği kimseye veya nesneye zarar vermesi demektir. İslâm inancına göre nazar haktır. Âyet-i kerime ve hadîs-i şeriflerle sâbittir. Buna karşı korunmak da meşrudur. Bu bakımdan isabet-i ayn’dan, yani nazar değmesinden söz edebilmek için, nazar eden kişinin nazar edileni görmesi şarttır.