NA’LÎN
NA’LÎN
Me’âricü’n-nübüvve kitabında Efendimiz aleyhissalatü vesselamın Mûsâ aleyhisselâm üzerine olan faziletleri bahsinde der ki;“Mûsâ aleyhisselâma Tûr’da emr olundı ki (na’lînini çıkar!) Habîb-i Ekrem sallallahu teala aleyhi ve sellem arş üzere yürürken na’lînin(i) çıkarmak dileycek (istediği zaman),
ولا تخلع نعلیك
ile fermân olındı.
“Çıkarma na’lînin(i)! Arş diler ki ayağının tozuyla müşerref ola”
Bu ne muhteşem bir ma’nâ!
....
*Na’lîn: Bir çif ayak kabı, nalın.
ŞEFÂAT
Ulemâ rahimehullahu teâlâ ider;
Ol hazretin (peygamber efendimizin) yedi dürlü şefâati olur:
✔️Evvelki şefâati, şefât-i uzmâdır ki âmme-i ehl-i mahşere ( bütün mahşerdekilere) şefâat ider. Nitekim hadîs-i şerîfde vârid oldu ki “halâyık (halk, insanlar) cem’i-i enbiyâdan ümidlerini kad’ idicek (ümidlerini kesince) ol hazretin huzûr-ı şerîfine gelürler. Şefâat idüb, makbul olur. Nitekim ehâdis-i sahîhede tafsîli zikr olunmuşdur.
✔️İkinci, ol sultân şefâatiyle çok kimse bilâ hesâb (hesabsız, sualsiz) ve lâ azâb (azabsız) Cennete dâhil olurlar.
✔️Üçünci, nice kimse azâba müstehak olmuş iken ol hazretin şefâatiyle halâs olurlar.
✔️Dördinci, nice kimse günahları sebebiyle Cehenneme girmiş iken Resûlallah sallallahu teala aleyhi ve sellem hazretlerinin şefâatiyle halâs (kurtuluş) olurlar.
✔️Beşinci, niceler Hakk tealanın fadlı ile Cennete girmiş iken, peygamber sallallahu teala aleyhi ve sellemin şefâatiyle derecâtı ziyâde âlî (dereceleri çok yüksek) olurlar.
✔️Bazı küffârın azâbı şefâatiyle tahfîf olunur.
✔️Yedinci nev’i, Medîne-i münevverede medfûn olanlara ideceği şefâat-i hâssedir (husûsî şefâatidir).
(Meâricü’n-nübüvve tercemesi)
Ol hazretin (peygamber efendimizin) yedi dürlü şefâati olur:
✔️Evvelki şefâati, şefât-i uzmâdır ki âmme-i ehl-i mahşere ( bütün mahşerdekilere) şefâat ider. Nitekim hadîs-i şerîfde vârid oldu ki “halâyık (halk, insanlar) cem’i-i enbiyâdan ümidlerini kad’ idicek (ümidlerini kesince) ol hazretin huzûr-ı şerîfine gelürler. Şefâat idüb, makbul olur. Nitekim ehâdis-i sahîhede tafsîli zikr olunmuşdur.
✔️İkinci, ol sultân şefâatiyle çok kimse bilâ hesâb (hesabsız, sualsiz) ve lâ azâb (azabsız) Cennete dâhil olurlar.
✔️Üçünci, nice kimse azâba müstehak olmuş iken ol hazretin şefâatiyle halâs olurlar.
✔️Dördinci, nice kimse günahları sebebiyle Cehenneme girmiş iken Resûlallah sallallahu teala aleyhi ve sellem hazretlerinin şefâatiyle halâs (kurtuluş) olurlar.
✔️Beşinci, niceler Hakk tealanın fadlı ile Cennete girmiş iken, peygamber sallallahu teala aleyhi ve sellemin şefâatiyle derecâtı ziyâde âlî (dereceleri çok yüksek) olurlar.
✔️Bazı küffârın azâbı şefâatiyle tahfîf olunur.
✔️Yedinci nev’i, Medîne-i münevverede medfûn olanlara ideceği şefâat-i hâssedir (husûsî şefâatidir).
(Meâricü’n-nübüvve tercemesi)
RAHMET
“Hazret-i Cebrâîl aleyhisselâm bu âyet-i kerîmeyi (وما ارسلناك الارحمةللعالمین) inzâl idicek (indirdiğinde) itdi (Resûl-i Ekrem efendimiz sallallahu teala aleyhi ve sellem dedi ki);
-Yâ Cebrâil! Bu rahmetten sana nasîb vâki oldı mı?
-Belâ, yâ resûlullah!
didi.
-Hazretinin meb’ûs (peygamber) olmazdan evvel, sû-i hatemeden (son nefeste imansız gitmek) havf iderdim (korkardım). İblis’in ahvâli havfıma sebeb olmuşidi. Çünkim(Ne zaman ki) Hakk teala seni kâffe-i âleme (bütün alemlere) rahmet idüb, beni hazretine haberci kıldı ve Kur’ân-ı azîm inzâl hidmetin (vazifesini) bana ferman itdi (buyurdu) ve bu âyet-i kerîmeyi getürdim (انه اقول رسول کریم ذی قوة عند ذی العرش مکین مطاع ثم امین) Hakk teala hakkımda (kerîm ve mekîn ve mutâ’ ve emîn buyurıcak (buyurduğunda) havf-ı âkıbetten ve haşyet-i sû-i hatemeden (imansız gitme dehşeti ve son nefes korkusundan) halâs oldum (kurtuldum). Ve bu seâdeti senin berekâtında bu devleti hazretinin hidmeti (hizmeti) ile buldum,
didi.
(Meâricü’n-nübüvve tercemesi)
-Yâ Cebrâil! Bu rahmetten sana nasîb vâki oldı mı?
-Belâ, yâ resûlullah!
didi.
-Hazretinin meb’ûs (peygamber) olmazdan evvel, sû-i hatemeden (son nefeste imansız gitmek) havf iderdim (korkardım). İblis’in ahvâli havfıma sebeb olmuşidi. Çünkim(Ne zaman ki) Hakk teala seni kâffe-i âleme (bütün alemlere) rahmet idüb, beni hazretine haberci kıldı ve Kur’ân-ı azîm inzâl hidmetin (vazifesini) bana ferman itdi (buyurdu) ve bu âyet-i kerîmeyi getürdim (انه اقول رسول کریم ذی قوة عند ذی العرش مکین مطاع ثم امین) Hakk teala hakkımda (kerîm ve mekîn ve mutâ’ ve emîn buyurıcak (buyurduğunda) havf-ı âkıbetten ve haşyet-i sû-i hatemeden (imansız gitme dehşeti ve son nefes korkusundan) halâs oldum (kurtuldum). Ve bu seâdeti senin berekâtında bu devleti hazretinin hidmeti (hizmeti) ile buldum,
didi.
(Meâricü’n-nübüvve tercemesi)
RAHMET
RAHMET
Ma’lûm ola ki, ol hazret-i Resûlallah sallallahu teala aleyhi ve sellem dünyada ve âhirette müminlere ve kâfirlere rahmettir.
Mü’minlere; hidâyeti sebebiyle rahmet oldı.
Münâfıklara katlden (öldürülmekten) ve nehbden emân ile rahmet oldı.
Kâfirlere te’hîr-i azâb sebebiyle rahmet oldı.
وما کان الله لعذبهم و انت فیهم
Yani “Allahu teala anlara azâb itmez, şol halde ki sen anların mâbeyninde (arasında) olasın”
Pes, bu âyet-i kerîmede beşâret-i azîme (büyük bir müjde) vardır.
Küffâr ve müşrikîn (kâfirler ve müşrikler) Habîb-i Ekrem sallallahu teala aleyhi ve sellem hazretlerinin vücûd-ı şerîfi hasebiyle azâb-ı dünyâdan emin olıcak (olunca) layıkdır ki ehl-i îmân ce eshâb-ı irfân, Habîbullah sallallahu teala aleyhi ve sellemin berekâtıyle ve şefâatiyle azâb-ı nîrândan (Cehennem azâbından) halâs olurlar.
Nakl olunur ki, çünkim (ne zaman ki) bu âyet-i kerîme nâzil oldı hazret-i sultân-ı enbiyâ aleyhi ve aleyhimüsselatü vesselamın hâtır-ı şerîflerine teşvîş (düşünce) geldi ki;
-ihtimâldir, bunların mâbeynlerinden (aralarından) gittikde, bunlara azâb nâzil olıcak.
Hakk teala teselliyât-ı hâtır içün bu âyet-i kerîmeyi inzâl itdi;
وَماَ کاَنَ الله مُعَذِّبْهُمْ و مَنْ یَسْتَغْفِروُنَ
Ya’ni;
“Hakk teala celle ve a’lâ bunlara azâb itmez, mâdâm ki (yeter ki) istiğfâr (tevbe) iyleyeler.
(Meâricü’n-nübüvve tercemesi)
CEBRÂİL’İN AŞKI
CEBRÂİL’İN AŞKI
Cebrâîl ve Mikâîl aleyhisselâm, hazret-i risâletpenâh geldiler. Mikâîl aleyhisselâm durur idi. Cebrâîl aleyhisselâm ol hazretin rıdâsını (belden yukarı kullanılan örtü) pûs idüp (üzerine örtüp) yüzine sürer idi.
Peygamber aleyhisselâtü vesselam itdi:
-Yâ Cebrâîl, bu ne hâlettir?
Cebrâîl aleyhisselâm itdi:
-Mikâîl’den suâl eyle.
Mikâîl aleyhisselâm itdi:
-Yâ Resûlallah! Bugün yetmiş kere Hazret-i bârî-i tealadan izin taleb itdi; hazretine gele. Melâikeler itdiler;
-Ey Cebrâîl! Bu ne mübâlağadır?)
İtdi;
-Ma’zûr tutın ki; benim, Muhammed sallallahu teala aleyhi ve sellemin cemâlinsiz kararım yoktur (duramam).
(Meâricü’n-nübüvve tercemesi)
İlim ikidir
İlim ikidir: Birisi tahsil ile hâsıl olan ilim,diğeri Allah tarafından gelen ledünnî ilimdir.İlm-i ledünnînin yetmiş iki şubesi vardır.En ednâsı [aşağısı] ağacın yapraklarının sayısını bilmek ve sâidle şakîyi ayırmaktır.
(Seyyid Abdülhakim Arvasi) Kuddise Sirruh
(Seyyid Abdülhakim Arvasi) Kuddise Sirruh
Cenâze
Cenâzenin iki sûreti vardır: Biri hafîf,biri sakîl [ağır] olmaktır. Îmanın kuvveti nisbetinde cenâze hafîf olur.
(Seyyid Abdülhakim Arvasi) Kuddise Sirruh
(Seyyid Abdülhakim Arvasi) Kuddise Sirruh
Ey Ateş,serin ol
"Ey ateş,serin ol" emr-i ilahisi sâdır olunca ,dünyâda mevcûd bulunan bütün ateşler soğudu.O anda fırınlarda bulunan ekmekler pişmedi,ocaklarda bulunan yemekler durdu.
(Seyyid Abdülhakim Arvasi) Kuddise Sirruh
(Seyyid Abdülhakim Arvasi) Kuddise Sirruh
Kalem
Kalem, Allah celle celâlühünün halk ettiği bir mahlûktur.Bir Nûrâni cisimdir,melek cinsinde.Levh bir nûrâni cisimdir.Kalem onda yazdı.
(Seyyid Abdülhakim Arvasi) Kuddise Sirruh
Ebedi hayat ve ebedi ölüm
Dünya hayatı ruh iledir. Ahiret hayatı iman iledir. Dünya hayatı ana rahminden başlar. Sekaratta biter. Ahiret hayatı sekaratta başlar, nihayeti yoktur. Sekaratı iman selameti ile geçiren ebedi hayata nail olur. Sekaratı imanla geçiremeyen ebedi ölüme düçar olur.
(Seyyid Abdülhakim Arvasi) Kuddise Sirruh
(Seyyid Abdülhakim Arvasi) Kuddise Sirruh
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)