CEBRÂİL’İN AŞKI

CEBRÂİL’İN AŞKI

Cebrâîl ve Mikâîl aleyhisselâm, hazret-i risâletpenâh geldiler. Mikâîl aleyhisselâm durur idi. Cebrâîl aleyhisselâm ol hazretin rıdâsını (belden yukarı kullanılan örtü) pûs idüp (üzerine örtüp) yüzine sürer idi.
Peygamber aleyhisselâtü vesselam itdi:
-Yâ Cebrâîl, bu ne hâlettir?
Cebrâîl aleyhisselâm itdi:
-Mikâîl’den suâl eyle.
Mikâîl aleyhisselâm itdi:
-Yâ Resûlallah! Bugün yetmiş kere Hazret-i bârî-i tealadan izin taleb itdi; hazretine gele. Melâikeler itdiler;
-Ey Cebrâîl! Bu ne mübâlağadır?)
İtdi;
-Ma’zûr tutın ki; benim, Muhammed sallallahu teala aleyhi ve sellemin cemâlinsiz kararım yoktur (duramam).

(Meâricü’n-nübüvve tercemesi)

İlim ikidir

İlim ikidir: Birisi tahsil ile hâsıl olan ilim,diğeri Allah tarafından gelen ledünnî ilimdir.İlm-i ledünnînin yetmiş iki şubesi vardır.En ednâsı [aşağısı] ağacın yapraklarının sayısını bilmek ve sâidle şakîyi ayırmaktır.

(Seyyid Abdülhakim Arvasi) Kuddise Sirruh

Cenâze

Cenâzenin iki sûreti vardır: Biri hafîf,biri sakîl [ağır] olmaktır. Îmanın kuvveti nisbetinde cenâze hafîf olur.

(Seyyid Abdülhakim Arvasi) Kuddise Sirruh

Ey Ateş,serin ol

"Ey ateş,serin ol" emr-i ilahisi sâdır olunca ,dünyâda mevcûd bulunan bütün ateşler soğudu.O anda fırınlarda bulunan ekmekler pişmedi,ocaklarda bulunan yemekler durdu.

(Seyyid Abdülhakim Arvasi) Kuddise Sirruh

Kalem

Kalem, Allah celle celâlühünün halk ettiği bir mahlûktur.Bir Nûrâni cisimdir,melek cinsinde.Levh bir nûrâni cisimdir.Kalem onda yazdı.

(Seyyid Abdülhakim Arvasi) Kuddise Sirruh

Ebedi hayat ve ebedi ölüm

Dünya hayatı ruh iledir. Ahiret hayatı iman iledir. Dünya hayatı ana rahminden başlar. Sekaratta biter. Ahiret hayatı sekaratta başlar, nihayeti yoktur. Sekaratı iman selameti ile geçiren ebedi hayata nail olur. Sekaratı imanla geçiremeyen ebedi ölüme düçar olur.

(Seyyid Abdülhakim Arvasi) Kuddise Sirruh

Peygamber efendimiz (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) insandır

Peygamber efendimiz (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) insandır. Melek değildir. Arabdır. Kureyş aşiretindendir. Haşimi kabilesindendir. Muttalibi hanedanındandır .

(Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri) Kuddise sirruh

FAZÎLET-İ RESÛLULLAH


“Sallallahu teala aleyhi ve sellem”
Me’âricü’n-nübüvve (Altıparmak tarihi) nam eserde Efendimiz aleyhissalatü vesselamın husûsiyetleri beyan buyrulurken, diğer peygamberlerden farklı olan faziletlerinden bahsedilmektedir.
İşte o faziletlerden ikisi de şunlardır ki;
✔️- “her bir peygamber rızâ-i ilâhî taleb iderler. Nitekim Mûsâ aleyhisselam;

و عجلت الیک رب لترضی

didi. Ve Hakk teâlâ Habîbinin rızâsını gözetmek va’d itdi;

ولسوف یعطیک ربک فترضی

✔️-Hakk teâlânın nâm-ı şerîfine cümle enbiyâ aleyhimüsselam kasem (yemin) itdiler. Hakk teâlâ Hâce (Efendimiz) Aleyhisselamın nâmına kasem idüb لعمرك buyurdu.“
...
Okuyunuz efendim, bu kıymetli kitabı muhakkak okuyunuz!

MUHAMMED “sallallahu teala aleyhi ve sellem”


“Hazret-i hakk ve feyyâz-ı mutlak buyurur ki;
Senin ism-i şerîfinin evvel harfi ile sana ve ümmetine minnet ve ihsan itdim, cehennemden âzâd itmekle.
İkinci harfle ilkâ-i muhabbet itdim kalbine ve ümmetinin kulûbunda.
İkinci mim ile mağdiret itdim sana ve ümmetine.
Dördünci harfile zâmin (kefil) oldum ki senin dînini tâ kıyâmete dek dâim idüb zevâlden (kaybolmaktan, yok olmaktan) hıfz idem (koruyayım). “
(Meâricü’n-nübüvve “Altıparmak tarihi” tercemesi)

RAHMETENLİL ÂLEMÎN


İbni Abbâs radıyallahu anh rivâyet itdi;
Hazret-i resûlullah sallallahu teala aleyhi ve vesellem buyurdu ki;
“Hazret-i Cebrâil aleyhisselam gelüb itdi ;
-Hakk teala sana selam ider ve izzet-i celaline yemin ider ki, ümmetinden bir kimsenin ismi senin ismine muvafık ola (senin ismini taşıya) ânı cehenneme idhâl itmezem (atmam).

(Meâricü’n-nübüvve tercemesi)

Abdullah Dehlevî hazretleri ve sömürge valisi

Abdullah Dehlevî hazretleri Hindistan’ı İngilizlerin işgal edip sömürge halinde yönettiği dönemde yaşamıştır.
Şöyle diyor: Bir gün cenaze taziyesi için Şah Nevvab Nizameddin’in mekanına gittim.Delhi idarecisi(sömürge valisi) Charles Metcalfe de aynı gaye için oraya gelmişti. Mecliste bulunanların hepsi ona hürmeten ayağa kalktılar.Bense yerimde oturdum. O oturunca yüzünü görmemek için sırtımı. döndüm.Meclistekilere benim kim olduğumu sordu.Falan şeyhtir dediler.Ayağa kalktı,saygı göstermek için yanıma geldi. Yaklaşınca ağzından şarap kokusu geldi.Canım çok sıkıldı.Köpek kovalar gibi onu yanımdan uzaklaştırdım.Tekrar yaklaşmak istedi yine sert sözler söyledim. Evine gidince hizmetindeki adamlara demiş ki: Bütün Hindistan’da gördüğüm tek Müslüman budur.”