Ve aleykümselâm kıymetli Hulki [Demiray]
Güzel yazılarınızı okudum. Çok istifâde etdim. Nasıl güzel olmasın ki hem zâhiri güzel, hem bâtını, ma'nâsı da rûha güzel geliyor. Mektûblarımdan istifâde ediyormuşsunuz. Burada da sizin yazılarınızdan istifâde ediyoruz. Mektûbunuzu saklamak, her zemân okumak ve okutmak isterdim. Fakat hüsn-i zan ederek yazdığınız satırlar buna mâni' oluyor.
Duâlarınıza çok teşekkür ederim. Ali İhsân'ın [Göksaltık] arkadaşlarını ilme, fazîlete teşvik etmesi, onun îmânının çokluğuna, ibâdullaha olan şefkatine alâmetdir, çok iyidir. Fakat zarûretler icâbı buna imkân olamıyor. Cenâb-ı Hak niyyetinin ve ona ni'metinin mükâfâtını elbette ihsân eder. Ali İhsân'a kimse kırılmaz. O, ancak sevilir. Ne yapalım sohbet herkese nasîb olmuyor. Binde bir kimse o ni'metle şereflenir. O halde hâlimize çok şükr edelim.
Mektûba verdiğiniz adrese çok memnûn oldum. Diğer arkadaşlar da öyle adres vermeli, müslimânlar uyanık olmalıdır. Siyâsî görüşlü olmak [ilm-i siyâsete, insanların ve zamanın hallerine dikkat etmek, fitneye sebep olmamak] lâzımdır.
1- Kâfirlerin işi demek kâfirlik işi, ibâdetleri ve dine bağlı hareketleri demekdir. İslâmiyyetin beğendiği şeyleri kâfirler yapsa da beğenmek, yapmak lâzımdır. Bir malı güzel yapmış demek küfr olmaz. Halbuki bir müslimân bir harâm işlese, bu harâma güzel diyenler kâfir olur.
2- Özürleri aynı olanlar birbirlerine imâm olabilir. Dişleri [ndeki dolgu veya kaplama] sebebiyle Şâfi'î mezhebini taklîd edenler birbirlerine imâm olabilir. Fakat dişleri özürsüz bir imâm intihâb etmek efdaldir.
3- ilimleri unutmak, tereddüd gelmek, kalb kararmasından olduğu gibi; bu zemânda muhîtin zulmetinin kalbe aks etmesinden de olur. Sâlih insanların yazıları, sözleri, muhatabın ihlâsı nisbetinde unutulmaz.
4- Tekbîr getirirken niyyet etmiş bulunmak şartdır, demek istiyor. Ya'nî tekbîrden sonra niyyet olmaz. Tekbîrden biraz evvel de niyyet edilebilir. Fakat tekbîr getirirken niyyet etmek daha iyi olur. Tekbîr ile niyyet arasında başka hareket yapmamalıdır. Tekbîr getirirken niyyet etmeli; biraz evvel etmiş ise Cenâb-ı Hakdan gâfil olmamalıdır.
5- Eshâb-ı Kirâm 4'ncü sahîfesindeki satırlar Mir'at-i Kâinât'dan alındı. O zemân bütün âlimler böyle biliyordu. Fakat İmâm-ı Rabbânî (radıyallahü anh) Eshâb-ı kirâmın kemâlâtını herkesden iyi anlayıp, meleklerden yüksek olduklarını bildirdi. Keşki Eshâb-ı Kiram kitâbına böyle yazsaydık iyi olurdu.
Tevbe eden, seher vakti ağlayan günâhkârlar makbûldür. Günâh işlememek için nemâzı iyi öğrenmelidir. Nemâz günâhdan korur. Bütün arkadaşlara selâm ve duâlar ederim efendim.