Tâlibin vasfı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tâlibin vasfı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Tâlibin vasfı

 Tâlibin vasfı: Tâlib her nefeste pâsibânlık [bekçilik, gözcülük] eylemek gerektir. Cümle murâdı pîrin murâdı ve pîrin murâdı onun murâdı ola. Bu pâsibânlık sebebiyle tâlib bir seâdetle müşerref olur ki, onun fevkinde seâdet olmaz. O fenâ fillahdır. Tâlibe gerektir ki, pîrinin cemii evkatında kendi ahvâli muttali ve hâzırdır. Tâ ki pîrin cümle maksad ve murâdı, belki mevacid ve halâtı müride ayan ve müşâhid ola. Tâlibin zararlı hâtıralardan ve tabiatın icablarından kurtulmasının en güzel yolu, pîrini teveccüh kıblesi kılmasıdır ve himmetinden istimdâd etmesidir. [Yardım beklemesidir]. Zirâ kendisini Hak teâlâya teveccühten âciz bilip piri teveccüh vesîlesi etmiştir. Bu ma'nâ neticenin husûlüne sebeb olur. [İşte buradan râbıtanın ehemmiyeti anlaşılmaktadır]. 

[Son halkalar ve Seyyid Abdülhakîm Arvâsî'nin Külliyâtı, 2.cild, sf: 105]