Seyyid Emin Garbi Arvas etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Seyyid Emin Garbi Arvas etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

MÂİDE HALA

Efendi Hazretlerinin kızıdır. Yukarıdan amcazadelerden Hamîd Paşa’nın oğlu seyyid İbrahim Arvâsî beyefendi ile evli idi. Mekkî ve Enver efendilerden küçük, Münîr efendiden yaş bakımından büyük idi.

Alçak gönüllü, sevimli, konuşkan, canlı, hayat dolu bir hanımdı. Duası ve (Allah korusun) bed duâsı kabul olunanlardan idi.

Bir gün Bağlum’dan dönerken;

“Canım çekti. Şimdi Akhisar’dan birisi zeytin getirse” dedi. Eve geldiklerinde, hiç haber ve hesabta yokken, kapıda Akhisar’dan ahbabları gördüler. Bir teneke de zeytin getirmişlerdi. Böyle halleri vardı.  

2003 senesinde vefat etti. Bağlum’dadır.

(Rahmetullahi teâlâ aleyhâ”


Garbı ağabey damadı idi, kızı Gülsüm ile evli idi. Ekseriya onlarda kalırdı.

Bir gün yüz kadar sual hazırlayıp evlerine gittim. Garbî ağabey, hala ve bu fakîr oturduk. Suallerimi sordum. Efendinin ev ve aile hayatı gibi husûsî taraflarına aid suallerdi.”

(Son Halkalar I, sf 355)


Bu sualleri ve cevabları merak edenlerin,  Son Halkalar I. C, 355-361. sahifeleri okumalarını tavsiye ederiz.

Seyyid Emin Garbi Arvas


Seyyid Emin Garbi Arvas: Seyyid Fehîm efendinin torunu ve Efendi hazretlerinin talebesinden Van müftisi Seyyid Ma’sum efendinin oğludur. Annesi Ayşe hanım Seyyid Hamid paşanın kızıdır. Şeyh Said isyanını müteakib, 1928 senesinde ailece sürgüne tâbi tutuldukları bir sırada, Konya’da dünyaya geldiği için Garbî ismiyle mevsumdur. Babaları Marmaris’e gönderilmişti. Bunun üzerine dayısı Van meb’usu İbrâhim Arvas annesiyle kendisini alıp yanına götürdü. Yazları İstanbul Emirgan’daki bir evde kalırlardı. Müteaddid defalar Seyyid Abdülhakîm Arvasi kuddise sirruhu hazretlerini görmüş, kıymetli teveccühlerine kavuşmuş idi. Bebek iken Seyyid Abdülhakîm Efendi’nin yanına getirmişler ve Seyyid Abdülhakîm Efendi hazretleri, hanımına: "Bu çocuk kimin torunudur bilir misin?" diye sordular. Hanımı, “Seyyid Fehîm hazretlerinin torunudur” cevâbını verince, Efendi hazretleri; "Yalnız o kadar mı? Bu öyle bir zâtın torunudur ki, salıncağının bir ipini annesi boynuna taksa, bir ipini de sen boynuna taksan ve ben de sabahlara kadar sallasam, hakkını edâ edemeyeceğim bir büyüğümün torunudur" buyurdu. Efendi hazretleri vefatlarından az evvel İzmir’den Ankara’ya geldiklerinde kendilerini istasyonda karşılayarak Fâruk Işık beyin evine getirmişlerdi. Bu zaman zarfında da kendilerini çok ziyâret ettiler. Heybetli, ma’lûmâtlı, neş’eli, hoş sohbet, edib, cömert bir Osmanlı beyefendisi idi. Âilesi içinde sıfatı da zâtı gibi kıymetli olanlardandı. Garbî bey Ziraî Donatım Kurumunda idareci olarak çalışmış; tekâüde ayrılmış; ömrünün son zamanlarını İstanbul’da geçirmiştir. Hac dönüşü bıraktığı sakalı ile görenler, muhterem babalarına en çok benzeyen oğulları olduğunu teslim ederdi. 2000 senesinde kalb rahatsızlığından vefat etti. Bağlumdadır. Efendi hazretlerinin torunu ve dayızâdesi Seyyide Ümmü Gülsüm hanım ile evlidir. Ümmü Gülsüm hanım, emsâline az rastlanır kıymette, asil, afife, fedâkâr bir hanımefendidir. Murad Ma’sum ve Abdülhamid isminde iki oğulları vardır.