Sülûk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sülûk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

SÜLÛK nedir? ne demektir?

 SÜLÛK nedir? ne demektir?

Tasavvuf yoluna girmek.

Evliyâlık kemâlâtına kavuşmak sülûk, kalbin zikretmesi ve murâkabe (nefsi kontrol) ve râbıta (bir büyüğe kalben bağlanma) ile olur. Ne kadar ilerlerse ilerlesin, İslâmiyet'ten dışarı çıkamaz. İslâmiyet'e uymakta sarsıntı olursa, bütün vilâyet (evliyâlık) dereceleri yıkılır. (İmâm-ı Rabbânî)


Takvâ sâhiblerinin ihlâs ile yaptığı farzlar, kurb yâni Allahü teâlâya yakınlık hâsıl eder. Hâsıl olan bu kurb, nâfilelerle hâsıl olandan elbette daha çoktur. Takvâ ve ihlâs elde etmek için de, tasavvuf ehlinin bildirdikleri vazîfeleri yapmak lâzımdır. Farzların kurb hâsıl etmesi için nâfile vazîfeleri yapmak şarttır. Sülûk vâsıtasıyla, insanda fenâ hâsıl olur, yâni Allahü teâlâdan başka her şeyin sevgisi kalbinden silinir. Sonra bekâ denilen hâl hâsıl olarak, Allahü teâlânın sevgisi kalbine yerleşir. Her şeyi Allah için sever. Her işi, Allah için yapar. Böyle insana velî denir. (İmâm-ı Rabbânî)


Cezbe yolunda, Allahü teâlâ çektiği ve tâlibe çok ihsânda bulunduğu için, vesîleye, vâsıtaya lüzum yoktur. Sülûk yolunda ise, tâlib ilerlemeye çalıştığından, vâsıta lâzımdır. Cezbe yolunda vâsıta lâzım değil ise de, cezbenin tamam olması için sülûk lâzımdır. Sülûk; tövbe ve zühd (mubahların çoğunu terk etme, dünyâya rağbet etmeme) ve başka belli şeyleri yapmaya çalışmaktır. Yâni şerîate (İslâmiyet'e) uymaktır. Sülûksüz olan cezbe, tamam olmaz, noksan kalır. (İmâm-ı Rabbânî)

Seyr, Sülûk, Seyr-i ilallah, seyr-i fillah, 144. Mektûb

YÜZKIRKDÖRDÜNCÜ MEKTÛB

Bu mektûb, hâfız Mahmûda yazılmışdır. Seyr ve sülûkü bildirmekdedir:

Allahü teâlâ, yüksek derecelerde sonsuz ilerlemek nasîb eylesin! İnsanların efendisi ve mi’râc gecesi, Rabbinden ayrılmayan gözlerin sâhibi “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hâtırı için, düâmızı kabûl buyursun! Âmîn. Fârisî mısra’ tercemesi:

Her ne olursa olsun, sevgiliden anlatmak dahâ tatlı!

(Seyr), hareket demekdir. (Sülûk), ilerlemek demekdir. İkisi de ilmin, bilginin ilerlemesidir. Madde hareketi değildir. (Seyr-i ilallah) demek, aşağı bilgilerden, yüksek bilgilere ilerlemek, ilmde durmadan yükselmekdir. Böylece, mahlûklara âid herşey bilindikden sonra, Allahü teâlânın ilmine kadar varılır. Bu bilgiler başlayınca, mahlûklara âid bilgilerin hepsi unutulur. Bu hâle (Fenâ) denir. (Seyr-i fillah) demek, Allahü teâlânın ismleri, sıfatları, şü’ûn ve i’tibârâtı ve takdîsâtı ve tenzîhâtı mertebelerinde ilmin ilerlemesi demekdir. Böylece anlatılamayan, işâretle bildirilemiyen ve ism verilemiyen, birşeye benzetilemiyen, kimsenin bilemediği, anlıyamadığı mertebeye varılır.

Bu seyre (Bekâ) denir. Üçüncü seyre, (Seyr-i anillah-i billah) denir. Bu da, ilmin hareketidir. Yüksek bilgilerden aşağı bilgilere inilir. Böylece, mahlûkları bilmeğe kadar inilir. Bütün vücûb mertebelerinin bilgisi unutulur. Bundan sonra, dördüncü seyr başlar. Buna (Seyr-i eşyâ) denir. Birinci seyrde unutulmuş olan, eşyânın bütün bilgileri, şimdi yavaş yavaş ele geçer. Bu dördüncü seyr, birinci seyrin tersidir. Üçüncü seyr de, ikinci seyrin karşılığıdır.

Seyr-i ilallah ile Seyr-i fillah, vilâyeti elde etmek içindir. Çünki (Vilâyet), Fenâ ve Bekâ demekdir. Üçüncü ve dördüncü seyrler, da’vet makâmını elde etmek içindir. Da’vet makâmı, Peygamberlere mahsûsdur “salevâtullahi teâlâ ve teslîmâtühü alâ cemî’ihim umûmen ve alâ efdalihim husûsan”. O Peygamberlerin hepsine ve ayrıca en üstünleri olana, Allahü teâlânın afv ve selâmları olsun! Peygamberlerin izinde bulunanların en üstünlerine de bu makâmdan bir pay ayırırlar. Yûsüf sûresinin, (Ey sevgili Peygamberim! Onlara de ki, benim yolum budur. Sizi gafletden uyandırarak, Allahü teâlâya çağırıyorum. Ben ve benim izimde bulunanlar çağırıcıyız) meâlindeki yüzsekizinci âyeti bunu göstermekdedir.

İşte tesavvuf yolunun başı ve sonu bunlardır. Bunları, tâlibleri teşvîk ve sâliklerin kıymetlerini bildirmek için yazıyorum. Allahü teâlâ, doğru yolda olanlara ve Muhammed Mustafânın “aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmât” izinde gidenlere selâmet, iyi yolculuk versin!