Maşukların Aşkı ve Âşıkların Aşkı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Maşukların Aşkı ve Âşıkların Aşkı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Maşukların Aşkı ve Âşıkların Aşkı

BEREKET 1

-Hoş ve tatlı bir gecede Mevlânâ'nın (kuddise sirruh) şu iki beytini okudular:

Ma'şuk olanın aşkı örtülü ve gizlidir;
Âşık olanın aşkı,davullu zurnalıdır
Lâkin âşıkın aşkı tenleri eritiyor
Ma'şûkun aşkı ise,hoş ve semiz ediyor.

Bunun üzerine şöyle buyurdular ( İmâm-ı Rabbânî hazretleri ) :

-Maşukların aşkı,yüksek mertebeler itibariyle,âşıkların aşkından,çok ayrıdır. Zira maşukların aşkı,âşıkın zâtınadır. Sıfâtlarından hiçbiri arada yoktur. Âşıkın aşkında ise,maşukun sıfâtları vardır. Âşıkı ancak aşk istilâsının tasarrufunun devamı, maşukun sıfâtlarından  maşukun zâtına götürebilir. Ancak o zaman,âşıkın muhabbbeti,zâti olur ve maşukun âşıka  muhabbeti daha aşağı görünür.

Son zamanlarda Mecnûn Amirîden nakledilenler buna benzer. Yoksa başlangıçta ve ortada âşıkın aşkı,maşukun sıfâtlarına muntazırdır. Yanaktaki sabahata (güzelliğe) endamdaki edaya,tebessümdeki melâhata (manevi ve manalı güzelliğe), sözlerdeki letafete, göz ucundaki naza,yay gibi olan kaşa,zülfün büklüm ve kıvrımlarına ve buna benzer sıfâtlara bakar. Ama maşukun âşıka olan aşkında bunlardan hiç biri bulunmaz.Sonra yine buyurdular: Sıfâtlara olan aşkta rahatsızlık ve değişme zaruridir. Bunun için âşıkın aşkı davullu zurnalıdır.

Zâtın aşkı ise huzur ve temkini icâbettirir. Âşıkın zayıf,maşukun toplu ve şişman olmasının sebebleri, âşıktaki huzursuzluk ve maşuktaki huzurdur. Maşukların aşkının gizli ve örtülü olması da muhabbet-i zâtiyeyi göstermektedir. Çünkü zat,sıfâtlardan ve buna benzerlerden daha gizlidir.

Bu fakîr arzettim ki (Muhammed Hâşim Kişmî hazretleri), maşukun âşığa olan aşkı,maşukun melhuzu (hatıra gelmesi) olacaktır. Çünkü âşık, o mahbubdan değildir ve ona tutkundur. Buyurdular ki, bu mülâhazalar da yok görünüyor ve maşukun muhabbeti hiç bir şeye benzemeyen, hiçbir şekilde, anlatılamayan tarzda görünüyor. Mübarek dillerinden işittiğim burada bitti.

Bu, O Hazret'in "Onları sever, onlar da onu sever" âyeti kerîmesinin rumuzuna, esrarına âid bir tabirleridir, açıklamalarıdır.

Anlayan anladı.

Kaynak: Berekât [Zübde-tül Makâmât]
Sahife no: 254-255
Müellif: Muhammed Hâşim Kişmî
Tercüme: Süleyman Kuku  [A. Farûk Meyân]