dolgu diş meselesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dolgu diş meselesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Eğer Şafii (veya Mâlikî) mezhebini taklid ederse cünüplükten kurtulur

 Hanefi mezhebinde gusül abdestinde ağzın içini yıkamak farz olduğundan, dişlere kaplama ve dolgu yapılmasının gusle mâni olup olmadığ meselesi ortaya çıkmıştır. Alimler diş dolgusu ve kaplamayı sıhhati muhafaza çerçevesinde câiz görür. Ancak dişe yapışıp altına su geçmeyen hamurun gusle mâni olduğu istikametindeki Hanefi kavline kıyasen, bu kişinin guslünün Hanefi mezhebine göre caiz olmayacağından bu meselede Maliki veya Şâfiî mezhebini taklid etmesi gerektiğini söyler. Osmanlı ulemâsından Bolvadinli müderris Yunuszâde Ahmed Vehbi Efendi gibi zâtlar da bu yolda fetvâ vermiştir.


 Ayrıca 25 Eylül 1918 tarihinde Meşîhat-ı İslâmiyye (Şeyhülislamlık) "Boş dişlerini doldurma ve kaplamada cevâz-ı şer'i var mıdır?" sualine "yoktur" diye cevap vermiştir. (Fetvåhâne-i Ali Defterleri, 400 Numaralı Defter, no 950). 


Bir talebesi Seyyid Abdülhakîm Arvâsi ye gelip "Ben bugün Bayezid Camii'nde bir vaiz dinledim. Ağzında kaplama dişi olanların guslü sahih olmaz. Binâenaleyh cünüplükten kurtulmazlar" dediğini nakletmiş. Abdülhakîm Efendi ise, "Doğru söylemiş, ama noksan söylemiş. Eğer Şafii (veya Mâlikî) mezhebini taklid ederse cünüplükten kurtulur" buyurmuştur. 


  Tüm bunlardan, Osmanlı devrinde diş kaplamanın gusle mâni olduğuna dair fetvânın câri olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Tek Parti devrinde Maarif Vekâleti tarafından çıkartılan Osmanlı İmparatorluğundan Türkiye Cumhuriyetine   Nasıldı Nasıl Oldu? adlı kitapta , Osmanlı müslümanları, dînî bir mesele olmasına rağmen, diş dolgusunun Hanefi mezhebinde gusle mâni olduğuna inandıkları için alaya alınır.Bazı âlimler ise cebîre ve örgülü saça kıyasen diş dolgusunun gusle mâni olmadığını ifade etmişlerdir. Meselâ Mustafa Sabri Efendi'nin bir gazete yazısında ve Zâhidü'l-Kevserî'nin ise bir mektubunda bu meyanda fetvâ verdiği söylenir. Ancak gusle mâni olduğu fetvâsı Hanefi mezhebi fıkıh kitaplarına daha uygundur. Kaldı ki Hanefi mezhebi ihtiyat üzerine binâ edilmiştir. İki zıt kavil ile karşılaşınca, ahzü bi'l-ahvat (ihtiyatlı olanı almak) mezhebin kâidesidir. Diş dolgusu ve kaplaması hususunda câiz olmadığı fetvâsı verilirse, bu fetvâ doğru olmasa bile mükellefin kaybedeceği bir şey olmadığı gibi, mezheblerin hilafından çıktığı için müstehab sevâbı alır. Ama eğer diş dolgusunun guslün sıhhatine mâni olduğu fetvâsı doğru ise, mükellefin guslü, binâenaleyh namazı sahih olmamak tehlikesi vardır. Ağzın içinin yıkanması farz olmayan Mâlikî veya Şafii mezhebi taklid edilerek bu ihtilaftan kurtulunur.


(İslâm Yolu İlmihâli - İskilipli Mehmed Âtıf Efendi)

Keşkül risalesinden iktibas (Kaplama diş meselesi)

Diş kaplama mevzuunda
Hanefi mezhebine göre ağzın içinde iğne ucu kadar su değmemiş mahal kalırsa gusül tamam olmaz, cenabet zail olmaz. Bu sebepten dolayı diş kaplatanlar Malikî veya Şafiî yi taklid etmelidir.
Kaynak: (Seyyid Abdülhakim Arvasi  Hazretlerinin Keşkül risalesinin sohbet notlarından iktibastır.)