İmam-ı Gazali hazretleri “Kimyâ-i saadet” kitabında diyor ki: Resûlullah “sallallahü aleyhi
ve sellem” buyurdu ki, “İmanın temeli ve en kuvvetli alâmeti, Müslümanları sevmek ve
Müslümanlara düşmanlık edenleri sevmemektir”
Cenâb-ı Hakkın Îsâ aleyhisselâma, “Eğer yerlerde ve göklerde bulunan bütün mahlûkların
ibâdetlerini yapsan, dostlarımı sevmedikce ve düşmanlarıma düşmanlık etmedikce, hiç faydası
olmaz” buyurmuştur.
Her mümin, kâfirleri, Allahü teâlâya düşman olanları sevmemeli, İslamiyete, inanaları
yapışanları sevmelidir. Bunu sözlerinde ve mümkin ise, hareketlerinde belli etmelidir. Kötü
kimselerle arkadaşlık etmemeli, günahı çok olanlardan, çok kaçınmalıdır.
Zâlimlerden, Müslümanlara eziyyet edenlerden daha ziyade kaçınmalıdır. Fakat, yalnız
kendisine zulmedenleri af ve zulmlerine sabretmek lâzımdır ve çok iyidir. İslam büyüklerimizden
bazıları, fâsıklara ve zâlimlere çok sert davranırdı. Bazıları da, hepsine şefkat ve merhamet
gösterip, nasîhat ederdi. Fâsıklara ve zâlimlere acırlardı. Bu hâl, büyük ve kıymetli ise de,
câhiller, ahmaklar, burada aldanır. İmanları zayıf ve İslamiyete uymakta gevşek olanlar,
kendilerini Allahü teâlânın kaza ve kaderine râzı sanır.
İslamiyete karşı duranları ve Müslümanlara düşman olanları sevmemek, bunları düşman
bilmek farzdır. Mücâdele sûresinin son âyetinde meâlen, “Allahü teâlâya ve kıyâmet gününe
iman edenler, Allahü teâlânın ve resûlünün düşmanlarını sevmezler. O kâfirler ve
münâfıklar, müminlerin anaları, babaları, oğulları, kardeşleri ve başka yakınları olsa da,
bunları sevmezler. Böyle olan müminleri Cennete koyacağım” buyuruldu.
Bid’at sâhiblerini, yani Müslüman görünüp, Müslümanların imanlarını bozmak istiyenleri
de sevmemek, bunların zararlarını Müslümanlara duyurmak lâzımdır. İmanı olup ibâdet eden
fakat , yalancı şâhidlik, haksızlık, yalan, dedikodu, iftirâ, alay gibi hareket ve söz ve yazıları ile
Müslümanları incitenlerle konuşmamak, onları sevmemek lâzımdır. İmanı olup da ibâdet
etmiyenlere, kumar oynamak, içki içmek gibi haram işliyen, fakat Müslümanları incitmiyen
fâsıklara karşı yumuşak davranıp, nasîhat etmeli, yola gelmezlerse, görüşmemeli, fakat hasta
olunca ziyâret etmeli ve selâmına cevâb vermelidir. Söz ile, yazı ile ve kaba kuvvet ile
Müslümanlara saldırmayan kâfirlere tatlı söz, güler yüz göstermeli, kimseye kötülük
yapmamalıdır. Onları kalben sevmemelidir.